);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak görev yaparak emekli olan davacı tarafından, fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle ödenmesi  davalıdan tahsili istemiyle açtığı davanın, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı döneme ilişkin olarak kıdem alacağının tazminini talep ettiği anlaşıldığından, 5521 sayılı Kanun gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO       : 2016 / 282

KARAR NO  : 2016 / 316

KARAR TR   : 09.05.2016

ÖZET: Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak görev yaparak emekli olan davacı tarafından, fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle ödenmesi  davalıdan tahsili istemiyle açtığı davanın, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı döneme ilişkin olarak kıdem alacağının tazminini talep ettiği anlaşıldığından, 5521 sayılı Kanun gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : N.Y.

Vekili              : Av.İ.E.

Davalı             : Milli Eğitim Bakanlığı

            Vekili              : Av. E.S.      (Adli Yargıda)

            O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde A. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde 1988-2011 tarihleri arasında hizmet akdi ile kadrosuz mevsimlik işçi statüsünde usta öğretici olarak çalıştığını, belirtilen tarihler arasında sigortasının ödendiğini, tatil dönemlerinde usta öğreticilerin sigortası ödenmediğinden davacının dışarıdan sigorta primi ödeyerek emekli olduğunu, SGK’dan emekli olmasına rağmen fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatı alamadığını belirterek; 3.000,00 TL kıdem tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

            Davacı vekili bila tarihli dilekçe ile, bilirkişi raporu uyarınca davasını 3.567,45 TL değerinde artırarak ıslah etmiştir.

            Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla); 09.03.2016 gün ve E:2015/268 K:2016/108 sayı ile,  açılan davanın yargı yolu caiz olmaması nedeni ile reddine karar vermiş, 5521 sayılı Yasa’nın Geçici 1.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 5521 sayılı Yasa’nın 8.maddesi gereğince tefhimden itibaren 8 günlük yasal sürede temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle ve 6567,00 TL istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesi: 18.04.2016 gün ve E:2016/446 sayı ile, “(…) Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülki amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının iş kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davacı tarafından talep edilen kıdem tazminatına ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı görevli bulunmaktadır.(…) ” şeklindeki gerekçe ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için adli yargı dosyası da temin edilerek dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 09.05.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediği anlaşıldığından esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, T. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak görev yaparak emekli olan davacı tarafından,  1988-2011 tarihleri arasında fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle ödenmesi  istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

  1. A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)
  2. B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacı N.Y.’ın 10.10.1988-31.10.2010 yılları arasında T. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalıştığı; davanın, fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

 Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülkü amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Trabzon İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla)’nin 09.03.2016 gün ve 2015/268 Esas, 2016/108 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla)’nin 09.03.2016 gün ve 2015/268 Esas, 2016/108 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 09.05.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN