);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO       : 2016 / 288

KARAR NO  : 2016 / 334

KARAR TR   : 6.6.2016

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı             : Ş. Ö.

Vekili              : Av. A.B.

Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. M.H.B.

 

O L A Y          : Davacı vekili; müvekkilinin Türk Telekom’da çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeniyle 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesi gereğince önce davalı ile İş Yasası kapsamında iş akdi imzaladığını, daha sonra hizmet sözleşmesinin sona erdirilerek 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi ve 406 sayılı yasanın Ek 29. maddesi gereğince memur olarak bir kuruma atandığını ifade ederek;  müvekkiline, 5473 sayılı Yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle 8.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2.İŞ MAHKEMESİ: 12.6.2013 gün ve E:2012/182, K:2013/726 sayı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 399 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının, kamu kurumuna geçtiği tarihe kadar 5473 sayılı Yasa ile getirilen ek ödemenin maaşına yansıtılmamasından kaynaklandığı; 23/05/2001 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4673 sayılı Yasanın birinci maddesi ile  Telekomun bu kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olduğu, bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuatın Türk Telekoma uygulanmayacağının belirtildiği; 4502 ve 4673 sayılı Yasalar ile yapısı değişen Türk Telekomda çalışan personelin hukuki statüsünün de yeniden düzenlendiği; hisselerin fiilen devredildiği ve Telekominikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine ilişkin İmtiyaz Sözleşmesinin imzalandığı 14/11/2005’den sonra hisselerinin %50’den fazlası özel hukuk tüzel kişisine geçen Türk Telekom, kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiş ise de 406 sayılı yasanın ek 29.maddesinin 5398 sayılı yasanın 14.maddesi ile değişik birinci fıkrasında, özelleştirme tarihi itibariyle Türk Telekomda çalışmakta olan personelin haklarının korunması amacıyla, hukuki statülerini ve kamu kurumlarına nakil olanların olanaklarını belirleyen bazı özel düzenlemelere yer verildiği; bunların, kamu personeli hakkında ve idari hukuk alanında tesis edilmiş birer idari iş niteliğinde olduğu; öte yandan davalı şirketin statüsü ve özel yasa hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklar ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle herhangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statü içinde bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği; davalının, İmtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmekle görevli yetkili kılınması, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olması, 406 sayılı yasa hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan diğer bir ifade ile kapsam dışı nakle tabi personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, bu görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işler niteliğinde olduğu ve uyuşmazlığın idari yargının görevinde bulunduğu gerekçesiyle; HMK.’nun 114/I-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın HMK.nun 115/II.md. gereğince usulden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22.H.D.nce, 9.11.2015 gün ve E:2015/28695, K:2015/30513 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3.İDARE MAHKEMESİ: 22.4.2016 gün ve E:2015/1588 sayı ile, 406 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasında; “Türk Telekom, bu kanun ve özel kanun hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek Türk Telekom’a özgü farklı bir statü oluşturulduğu; aynı Kanunun 4673 sayılı Yasayla değişik Ek 22. maddesinde de; Türk Telekomdaki kamu payı % 50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartlarının aranacağı, bunların dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği ve iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağının hükme bağlandığı; ayrıca, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin özelleştirme kapsamında iken %55 oranındaki hissesinin blok olarak satışı suretiyle özelleştirilmesi için 01/07/2005 tarihinde yapılan ihale sonucunda 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu Karan doğrultusunda şirketin %55 oranındaki hissesinin satılarak 14/11/2005 tarihinde Oger firmasına devredildiği, şirketin kamusal niteliğinin ortadan kalktığının da anlaşıldığı; buna göre, dava konusu tazminat istemine ilişkin işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmeye olanak olmadığından; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Ankara 2. İş Mahkemesi’nin UYAP üzerinden gönderilen dosya örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Zafer TURANLI, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,  İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, adli yargı kararının kesinleşme durumu açıklığa kavuşturulmadan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; Mahkememizce, adli yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa’nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacının; 5473 sayılı Yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle, alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa’nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa’nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; 5473 sayılı yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle, müvekkilinin alamadığı parasal haklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle 8.2.2012 tarihinde dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

  1. b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
  2. c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Bursa 3.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 2.İş Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 2.İş Mahkemesinin 12.6.2013 gün ve E:2012/182, K:2013/726 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Zafer

TURANLI

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN