);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davalı Büyükşehir Belediyesince davacı şirket adına tahakkuk ettirilen kirlilik önlem payı ücretinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile açılan davanın, ortada bir abonman sözleşmesi olması ve bunun da özel hukuk ilişkisi teşkil etmesi nedeniyle ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO       : 2015 / 59

KARAR NO : 2015 / 91

KARAR TR   : 2.3.2015

 

ÖZET: Davalı Büyükşehir Belediyesince davacı şirket adına tahakkuk ettirilen kirlilik önlem payı ücretinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile açılan davanın, ortada bir abonman sözleşmesi olması ve bunun da özel hukuk ilişkisi teşkil etmesi nedeniyle ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             :S. Tekstil H. S.

Davalı             :Bursa Büyükşehir Belediyesi

Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (BUSKİ)

Vekili              :Av.F.F.Ö.

 

O  L  A  Y      : Davacı, dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, Osmangazi ilçesi, Veysel Karani Mah. Uludağ Sok.No.4 adresinde Salçınlar Tekstil unvanı ile kot yıkama faaliyetinde bulunduğunu; davalı Kurum BUSKİ’de  2035795 sayılı sicil ve 501064 abone numarası ile su abonesi  olarak kaydının bulunduğunu;

Davalı kurum tarafından, BUSKİ Atık Sularını Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği’nin 23. Maddesi’ndeki   “atık su parametre değerleri Tablo 1 de belirtilen atık su limit değerlerinin üzerinde  olan atık su kaynakları kirlilik önlem payı (KÖP) öder, her bir deşarz noktası için ayrı ayrı değerlendirilmek üzere gerekli arıtım önlemlerini alıncaya kadar veya gerekli arıtım önlemleri alınmış olsa dahi atık su deşarzları Tablo 1 de belirtilen limitin değerlerinin üzerinde olduğu tespit edilen atık su kaynakları (KÖP) öderler” şeklindeki düzenleme gereğince davacıya 11.03.2014 – 07.04.2014 tarihleri arasını kapsar şekilde Kirlilik Önlem Payı tahakkuku yapıldığı ve 38,336.62 TL’nin kendisinden talep edildiğini,

Aynı konuda idarenin kendisine yazdığı cezaların tümü ile ilgili Bursa 3. idare Mahkemesi’ne dava açıldığını ancak mahkemece verilen 18.06.2014 tarih ve 2014/708 E. 2014/737 sayılı kararda her bir talep hakkında ayrı ayrı dava açılması gerektiğinin belirtildiğini, bu nedenle iş bu davanın açıldığını belirterek; davaya konu 11.03.2014 – 07.04.2014 tarihleri arasını kapsar şekilde tahakkuk ettirilen 38336,62 TL Kirlilik Önlem Payı Alınmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde, davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini belirterek görev itirazında bulunmuştur.

Bursa 3. İdare Mahkemesi: 01.10.2014 gün ve 2014/955 Esas sayılı kararında “…idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır./Olayda da, toplam 38.336,62 TL kirlilik önleme payı istenilmesine ilişkin olup kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis edilmiş bulunan idari işlemlerden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır./Açıklanan nedenlerle davalı idarenin görev itirazının reddine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunun 10. ve 12. maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğine, tebliğ tarihinden başlayarak onbeş gün içinde uyuşmazlık çıkarılmasının istenebileceğinin davalı Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne duyurulmasına 01/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilmek sureti ile davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; 09.12.2014 gün ve 2014/388931 Karar sayılı kararı ile; “Bursa Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü, 2560 sayılı İSKİ. Kanunu’nun ek 5 ve geçici 10. maddeleri ile Bakanlar Kurulunun 08/09/1989 tarih 89/14524 sayılı Kararı ve 22.02.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına ilişkin Yönetmeliğe dayanarak kurulmuş olup. Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kuruluş Kanununda belirtilen su ve kanalizasyon işlerini yapmakla görevli müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluştur.

02/05/2013 Tarih, 2013/40 Esas Numaralı ve 445 Karar Numaralı Bursa Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararı ile Kabul Edilmiş olan Atık su Deşarj Yönetmeliği’nin I. Maddesine göre tanılanan amaç; “Bu Yönetmelik, atık su kaynaklarının kanalizasyon sistemine bağlanmalarına, atık suların kanalizasyon sistemine veya atıksu arıtma tesislerine boşaltılmalarına ve atık su alt yapı tesislerinin korunmasına ilişkin yapılacak yöntem, kısıtlama, izleme ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemeyi amaçlar.

BUSKİ görev ve sorumluluk alanı içinde faaliyet gösteren, atık sularını BUSKİ atıksu alt yapı tesislerine boşaltan atıksu kaynakları ile BUSKİ görev ve sorumluluk alanı içinde yeni kurulacak ve BUSKİ atıksu alt yapı tesislerinden yararlanacak olan atıksu kaynakları bu Yönetmelik kapsamındadır.” şeklinde olup,

Yönetmeliğin 23. maddedesin de abone su kullanım faaliyet sonrası atık suların denetimi ve kirlilik oranlarının belirlenmesi amacıyla yapılacak denetim ve numune alma yöntemleri etraflıca açıklanmıştır. Yönetmeliğin 26. maddesinde ise, “26.1. Atıksu parametre değerleri, Tablo l’de belirtilen atıksu deşarj limit değerlerinin üstünde olan atıksu kaynakları, ön arıtma tesisi olsun veya olmasın, gerekli arıtım, tedbir veya önlemleri alıp. Tablo l’de belirtilen limit değerlerin altında kalacak şekilde atıksu deşarjı yapıncaya kadar. Kirlilik Önlem Payı (KOP) öderler.” hükmü ile denetim sonuçlarının limit değerler üstünde kirlilik göstermesi halinde “Kirlilik Önleme Payı” adı altında bir katkı payı tahakkuku öngörülmüştür.

Davaya konu olayda dava dilekçesi ve davalının ibraz ettiği belgelerden anlaşılacağı üzere, taraflar arasında genellikle tip sözleşme olarak düzenlenen su kullanım hakkı ve bedele ilişkin hükümler taşıyan abonelik sözleşmesi mevcuttur, Atıksu Deşarj Yönetmeliğine göre de su kullanımından kaynaklanan atık suyunda kirlilik önlemlerinin limit değerlerin üstünde olması halinde Kirliliğin giderilmesi amacıyla ek bir katılım payı adı altında bedel tahakkuk edileceği hükme bağlanmıştır. Davalı idarenin KOP adı altında tahakkuk ettirdiği BUSKİ alacağını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre değil, sözleşme ilişkisine dayalı ol arak özel hukuk hükümlerine göre tahsil etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Abone ile BUSKİ arasında yapılan abonman sözleşmesi sonucu su ve atık suların deşarjı hizmetinden yararlanan kişinin, abonelik sözleşmesi idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini ortaya koymaktadır. Bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların adlı yargı yerinde çözümleneceği anlaşılmaktadır, Emsal nitelikteki Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün “Davalı Büyükşehir Belediyesince davacı şirket adına tahakkuk ettirilen ve su faturalarına yansıtılan kirlilik önlem payı ücretinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile açılan davanın, ortada bir abonman sözleşmesi olması ve bunun da özel hukuk ilişkisi teşkil etmesi nedeniyle ADLI YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. “özet başlıklı 02/06/2014 gün ve 2014/392 E. 2014/629 K sayılı karanda aynı yönde bulunmaktadır.” şeklindeki gerekçesi ile 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü vekilinin anılan Yasa’nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirket adına tahakkuk ettirilen kirlilik önlem payına ilişkin ve toplam 38.336,62 TL tutarındaki para cezasının hukuka aykırı olduğu iddiası ile iptali ve ödenen fatura bedellerinin iadesi istemiyle açılmıştır.

03/07/2005 gün ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun ‘’Belediyenin Yetkileri ve İmtiyazları’’ başlıklı 15. maddesinin (d) bendinde, özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi, resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğal gaz, su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tahsilini yapmak veya yaptırmak belediyenin yetki ve imtiyazları arasında sayılmış iken, 20.11.1981 tarih ve 2560 sayılı İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olarak İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

Anılan Yasa’nın 13. maddesinin (a) bendinde, su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler İSKİ’nin gelirleri arasında sayılmış; aynı Yasa’nın değişik 23. maddesinde, “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve %10’dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır.

Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.

2560 sayılı Yasa’ya 5.6.1986 tarih ve 3305 sayılı Yasa ile eklenen “Bu Kanun diğer Büyükşehir belediyelerinde de uygulanır.” şeklindeki Ek 5. ve geçici 10. maddeleri ile Bakanlar Kurulunun 08/09/1989 tarih 89/14524 sayılı Kararı ve 22.02.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına ilişkin Yönetmeliğe dayanılarak Bursa Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olan Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi (BUSKİ) Genel Müdürlüğü kurulmuş, 2560 sayılı Yasa’nın 23. maddesine göre düzenlenen “BUSKİ Tarifeler Yönetmeliği”  çıkarılmıştır.

BUSKİ Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin “ Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik, atıksu kaynaklarının kanalizasyon sistemine bağlanmalarına, atıksuların kanalizasyon sistemine veya atıksu arıtma tesislerine boşaltılmalarına ve atıksu alt yapı tesislerinin korunmasına ilişkin yapılacak yöntem, kısıtlama, izleme ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemeyi amaçlar./BUSKİ görev ve sorumluluk alanı içinde faaliyet gösteren, atıksularını BUSKİ atıksu alt yapı tesislerine boşaltan atıksu kaynakları ile BUSKİ görev ve sorumluluk alanı içinde yeni kurulacak ve BUSKİ atıksu alt yapı tesislerinden yararlanacak olan atıksu kaynakları bu Yönetmelik kapsamındadır.” denilmek sureti ile atık suların kanalizasyon sistemine bırakılması sırasında izlenecek usul ve esasların, iş bu yönetmelik kapsamında düzenleneceği belirtilmiş,

“Tanımlar” başlıklı 3. Maddesinde; “Kirlilik Önlem Payı (KÖP): “Atıksularındaki kirletici parametre değerleri, bu Yönetmelikte belirtilen atıksu deşarj limit değerlerinin üstünde olan atıksu kaynaklarının, gerekli tedbir ve önlemleri alıncaya kadar veya yeterli ölçüde almadıklarının tespiti halinde, ödemek zorunda oldukları bedeli,”şeklinde de, kirlilik önlem payının bir ceza değil, yönetmeliğin tatbiki kapsamında uygulanacak bir katılım payı olduğu ortaya konulmuştur.

“Kirlilik Önlem Payı”  başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında; “Atıksu parametre değerleri, Tablo 1’de belirtilen atıksu deşarj limit değerlerinin üstünde olan atıksu kaynakları, ön arıtma tesisi olsun veya olmasın, gerekli arıtım, tedbir veya önlemleri alıp, Tablo 1’de belirtilen limit değerlerin altında kalacak şekilde atıksu deşarjı yapıncaya kadar, Kirlilik Önlem Payı (KÖP) öderler.” denildikten sonra maddenin diğer fıkralarında endüstriyel olan ya da olmayan ayrımlı yapılmaksızın köp değerleri ve hesaplama yöntemleri ortaya konulmuştur.

Aynı maddenin 9 ve 10. fıkralarında; “Atıksu kaynaklarının isim değiştirmiş olması, atıksu kaynağının sahibi veya ortakları değişmediği ya da ortakları değişmiş olsa dahi, önceki ortaklardan en az bir tanesinin ortaklığı devam ettiği sürece, BUSKİ tarafından verilen sürelerin ve uygulanan KÖP tahakkuku işlemlerinin değişmesine neden olmaz. Ancak, atıksu kaynağının devredildiği veya bütün ortaklarının değiştiği durumlarda, atıksu kaynağı yeni tespit yapılan bir işletmeymiş gibi değerlendirilir. Yapılan denetimlerde, atıksu kaynağının zaman kazanmak amacıyla işletmesini, 1., 2., 3. derece kan hısımları ile 1., 2., 3. derece sıhri hısımlarına devir ettiği tespit edilir ise, işletmeye yeni bir süre verilmez veya verildi ise iptal edilerek, önceden verilen mevcut süreye göre işlemler gerçekleştirilir.

Faaliyet adresini değiştiren atıksu kaynakları, eski faaliyet göstermiş olduğu adresteyken uygulanan KÖP tahakkuklarından da sorumlu olup, eski adresindeyken uygulanan KÖP tahakkuk bedellerini BUSKİ’ye ödemek ile yükümlüdürler.” denilmek sureti ile, firmaların devam eden sorumluluklarında dikkate alınması gereken kriterler belirlenmiştir

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının Bursa İli, Osmangazi ilçesi, Veysel Karani Mah. Uludağ Sok.No.4 adresinde Salçınlar Tekstil unvanı ile kot yıkama faaliyetinde bulunduğu ve BUSKİ’de  2035795 sayılı sicil ve 501064 abone numarası ile su abonesi olduğu anlaşılmıştır.

Davacı şirkete Deşarj Kalite Kontrol Ruhsatı verilip verilmediği konusunda ve davacının abonelik bilgileri konusunda davalı idareden bilgi istenmiş ve Mahkememize verilen 26.01.2015 gün ve 2015/48 sayılı yazı cevabında, davacı adına kalite kontrol ruhsatı olmadığı gibi, işyeri işletme dahi olmadığı bildirilmiştir. Ayrıca gelen yazı cevabına ekli bilgi ve belge içeriğinden, davacının öncesinde Le-Sa Tekstil Ürünleri ismiyle ve 501064 abone numarası faaliyet gösterdiği, davacı hakkında 07.05.2013 tasrihinden itibaren atık sularını arıtım önlemi almadan kanal suyuna deşarj etmesi nedeni ile Kirlilik Önleme Payı uygulandığı, sonrasında davacı işletmenin isim değiştirerek Salçınlar Tekstik-Hüseyin Salçın ismini aldığı ve abone kaydının 500918 olarak değiştirildiği; Abone İşleri Daire Başkanlığı’nın 15.11.2013 gün ve 30803 sayılı yazısı ile abonman numarası değişikliğine rağmen her iki şirketin aynı firma olduğunun bildirildiği, firmanın daha sonra tekrar isim değiştirdiği ve  16. Kardeşler  Çamaşır Yıkama Hizmetleri adı ile  aynı yer 8 numaralı adreste faaliyetine devam ettiği, bundan sonra da söz konusu işyerinde ölçüm yapıldığı ve 07.05.2014 tarihinde alınan numunenin BUSKİ Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Yönetmeliğine ekli Tablo 1’de gösterilen değerlerin  altında olduğunun tespit edildiği, 30.05.2014 tarihinde alınan ikinci numunenin de yine yönetmelikle belirlenen değerlerin altında olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından mahkemeye verilen dava dilekçesinde de, söz konusu abonmanlık ve şirket ismi değişikliklerine ilişkin bir itirazın olmadığı anlaşılmış, Ahmet Salçın tarafından BUSKİ Genel Müdürlüğü’ne hitaben verilen 08.07.2014 tarihli dilekçe içeriği de bu yöndeki Mahkememiz kanaatini güçlendirmiştir. Bunlara ek olarak; dosya kapsamında bulunan davaya konu  BUSKİ Genel Müdürlüğü  KÖP Bedeli Listesinin incelenmesinden, davacı hakkında uygulanan KÖP’nin 11.11.2013-07.04.2014 tarihleri arası döneme ilişkin olduğu, söz konusu tarihler arasında  davacının Salçınlar-Hüseyin Salçın ismi ile faaliyet gösterdiği ve abone numarasının  501064,  sicil numarasının 2035795  olduğu tespit edilmiştir.

BUSKİ, Anayasada belirtilen mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak amacı doğrultusunda belediyelerce yerine getirilen kamu hizmetleri arasında yer alan su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere; Büyükşehir beledi­yesine bağlı, müs­takil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kanunla kurulmuş bir kamu kurulu­şudur.

Böyle olmakla birlikte, bu kuruluşun kişilere sağladığı hizmete ilişkin iş­lemlerinin yargısal denetimini yapacak yargı düzenini belirleyebilmek için, işlemin özel hukuk ilişkilerinden veya kamusal yetkilerin kullanılmasından doğup doğma­dığına bakmak gerekir.

Atık suların uzaklaştırılması işlemi, bir kamu hizmeti niteliğini taşımakta ise de; BUSKİ bu hizmeti, yasal düzenlemeler ve sözleşme hükümleri çerçevesinde özel hukuk kurallarına göre yürütmek durumunda­dır. Abone ile BUSKİ ara­sında yapılan abone sözleşmesi, daha çok tip söz­leşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini kamu hukuku ilişkisine dö­nüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel nite­liği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla tip sözleşmeler yoluyla ve kişilerin katılımı ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.

Atık su bedeli ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi önüne gelen Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesi ile Konya Vergi Mahkemesi arasında çıkmış olan hüküm uyuşmazlığına ilişkin dosyada; Mahkememizce 16.6.2003 gün, E:2002/57, K: 2003/34 sayılı kararı ve İzmir 3.Vergi Mahkemesi ile İzmir 11.Asliye Hukuk Mahkemesi arasında çıkmış olan bir hüküm uyuşmazlığı ile ilgili olarak 02.04.2007 gün, E:2004/127,K:2007/31 sayılı kararı ile vermiş olduğu kararında, su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan Büyükşehir belediyeleri bakımından, atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların görüm ve çözümünde adli yargı yerinin, Tarifeler Yönetmeliği ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminde idare mahkemelerinin görevli bulunduğuna karar vermiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 13.05.2013 tarih ve E:2012/249, K:2013/630; 2.6.2014 tarih ve E:2014/392, K:2014/629 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 18.2.1985 günlü, E:1984/9, K:1985/4 sa­yılı kararında, karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, hava­gazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi, ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri, belirli kamu hiz­metleri karşılığında kişilerden alınan, resim, harç ve benzeri mali yükümlü­lüklerden ayrı kabul etmiştir.

Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarındaki “atık su bedelinin, vergi benzeri mali yükümlülük olmayıp, idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre idarece belirlenen tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu” yolundaki kabulün sonuçları itibarıyla: idarenin faaliyet alanıyla ilgili olarak yürürlüğe koyduğu yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminin idari yargı yerinde -idare mahkemeleri-; abonman sözleşmesine dayanan bir alacak- borç ilişkisi kapsamındaki kirlilik önlem payının tahsiline ilişkin davaların ise adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, uygulama bu doğrultuda istikrar kazanmıştır.

Tüm bu açıklamalara göre, ortada davacı ile davalı idare arasında yapılmış bir abone sözleşmesine dayalı olarak ortaya çıkan uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenesi gerekeceğinden, davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının Bursa 3. İdare Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Bursa 3.İdare Mahkemesi’nin 01.10.2014 gün ve 2014/955 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri