);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın rücuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/391

KARAR NO   : 2019/490

KARAR TR    : 08/07/2019

 

ÖZET: Davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın rücuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

          Davacı                           : G. Sigorta A.Ş.

          Vekilleri                         : Av.K. T. Av.O. B. Av.A. B. Av.B. Ö.

          Davalı                           : Amasya Belediye Başkanlığı

          Vekilleri                         : Av.M. S. S. Av.E. N. Y. Av.O. F. S.

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketçe kasko sigortalı 34 .. 5467 plakalı aracın 15/07/2015 tarihinde davalı Belediyenin tam kusuruyla sebebiyet verdiği tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını ve sigortalı araçta oluşan 5.302,74 TL hasar bedelinin müvekkil şirket tarafından ödenerek, sigortalının haklarına 6102 sayılı TTK madde 1472 gereğince halef olunduğunu, trafik kazası tespit tutanağında davalı Belediyenin asli ve tam kusurlu olduğunun belirlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.302,74 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: 11/10/2017 tarih, 2016/335 esas ve 2017/226 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda; 5.302,74 TL nin, 3.602,34 TL sinin ödeme tarihi olan 03/02/2016 tarihinden 1.700,40 TL sinin ödeme tarihi olan 14/10/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar vermiş, davalı Amasya Belediye Başkanlığı vekili tarafından karar istinaf edilmiştir.

          Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi: 17.10.2018 gün, 2018/1137 esas, 2018/1476 karar sayılı ilamı ile” Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dâhil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re’sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Amasya Belediye Başkanlığı, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK’nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. (Yargıtay 17. HD.’sinin 2016/10078 E.-2017/8452 K., 2017/427S E.-2018/3878 K. sayılı kararları)

          Somut olayda; davacı vekili, davalı Amasya Belediye Başkanlığı’na karşı hizmet kusuruna dayanarak işbu davayı açmıştır. Bu durumda mahkemece, davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan, HMK’nun 114/1-b ve 115. maddeleri gereğince davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’ nun 353/l-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/l-a-4 maddesi gereğince kabulü ile, Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/10/2017 tarih 2016/335 esas, 2017/226 karar nolu kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine” kesin olmak üzere karar vererek dosyayı mahalline iade etmiştir.

          AMASYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.01.2019 gün, E:2018/399, K:2019/8 sayılı dosyada bu kez İstinaf Mahkemesi kararı doğrultusunda “Davanın Yargı Yolu Yönünden Usulden Reddine” karar vermiş, istinaf edilmeyen kararın görüşüyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verdiği, istinaf edilmeyen kararın 26/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerine müracaat etmiştir.

          SAMSUN 1. İDARE MAHKEMESİ: 14/05/2019 gün, 2019/324 esas sayılı dosyasında; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu. “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ve diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; geçici 21. maddesinde de; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” kuralına yer verilmiştir.

          Dava dosyanın incelenmesinden davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait 34 VU 5467 plakalı aracın, yoldaki rögar kapağının” yerinden çıkması sonucu tek taraflı bir trafik kazası meydana geldiği, kazaya karayolunda, bulunan rögar kapağının yerinden çıkmasının sebebiyet verdiğinin iddia edildiği, davacının kazanın oluşumunda idarenin kusuru bulunduğundan bahisle, sigortalıya ödenen 5.302,74.TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görev ret kararı verildiği ve kararın kesinleşmesi üzerine Mahkememizde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Mahkememizde görülmekte olan davaya benzer bir uyuşmazlığa ilişkin davada verilen “Görev Ret” kararı üzerine görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinin istenilmesi üzerine, anılan talep doğrultusunda gönderilen dosyada çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucunda Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve E:2015/548. K:2015/554 sayılı kararla, 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesi kapsamında açılacak davaların görüm ve çözümünün hangi mahkemenin görevine girdiği açıklığa kavuşturulmuştur.

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararında özetle “Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında ‘’Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğine hükmetmiştir.

          Sonuç itibarıyla, 2918 sayılı Kanun’un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin açık hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve E:2015/548, K:2015/554 sayılı kararı dikkate alındığında, bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği açıktır

          Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevsizlik kararı veren ve bu görevsizlik kararı kesinleşen adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, uyuşmazlığı çözümleyecek görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca dava dosyasının ve temin edilen Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine” karar vererek her iki dava dosyasını 15/05/2019 tarih ve 2019/324 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 27/05/2019 tarihinde kaydedilmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığınınesasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen ve davacı şirket tarafından sigortalanan aracın hasar görmesiyle sonuçlanan kaza sebebiyle, davalı kurumun kusurlu olduğu ileri sürülerek rücuen tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Samsun 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/01/2019 gün ve E:2018/399, K:2018/8 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Samsun 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/01/2019 gün ve E:2018/399, K:2019/8 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER

                                                  Üye                                Üye                              Üye

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ