ÖZET: Davacının maliki olduğu taşınmaz üzerine kurulu 7 katlı binanın kamulaştırma sonrası yıkım çalışmalarında kamulaştırılan kısımlarının dışında kalan kısımlarının da yıkıldığı, yıkım süresinin uzun sürmesi nedeniyle kira gelirinden mahrum kalındığı, bunun yanında baz istasyonunun gelirinden de mahrum kalındığı iddiaları ile uğranıldığı ileri sürülen maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın; sözkonusu eylemin idarenin plan ve proje kapsamında yürüttüğü kamu hizmetinin ifası sırasında gerçekleşmesi karşısında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 943 KARAR NO : 2015 / 963 KARAR TR : 28.12.2015 | ÖZET: Davacının maliki olduğu taşınmaz üzerine kurulu 7 katlı binanın kamulaştırma sonrası yıkım çalışmalarında kamulaştırılan kısımlarının dışında kalan kısımlarının da yıkıldığı, yıkım süresinin uzun sürmesi nedeniyle kira gelirinden mahrum kalındığı, bunun yanında baz istasyonunun gelirinden de mahrum kalındığı iddiaları ile uğranıldığı ileri sürülen maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın; sözkonusu eylemin idarenin plan ve proje kapsamında yürüttüğü kamu hizmetinin ifası sırasında gerçekleşmesi karşısında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : S.Y.
Vekili : Av. O.S.
Davalı : Mardin Valiliği
Vekili : Av. Z.O.Ç. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkilimiz, Mardin İli, Merkez İlçesi birinci cadde mevkiinde kain, 112 Ada, 16 Parsel sayılı taşınmazın tamamının malikidir.
Söz konusu taşınmaz daha evvelden 7 katlı olup 7.katının üstünde su deposu, asansör odası ve iki adet baz istasyonu kulübesi bulunmaktaydı.
Söz konusu taşınmaz Mardin ilinde yürütülmekte olan Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında kamulaştırılma işlemine tabi tutulmuş davalı kurum ile müvekkilimiz tarafından yapılan uzlaşma görüşmelerinde taşınmazın üstten iki katının yıkımı ile su deposu ve baz istasyonunda davalı kuruma hibe edilmesi sonucunda 600.000 TL üzerinden tapuya devredilmiştir. Uzlaşma görüşmelerinde söz konusu taşınmazın üstten 2 katının devri konusunda anlaşma sağlanmış olmasına rağmen taşınmazın 7. katının tapuda kayıtlı olmamasından mütevellit 5 ve 6. katlar kamulaştırma şerhi olarak tapuya geçmiştir.
Tapu kaydında taşınmazın 5. ve 6. katlarının davalı kurum adına şerh edilmesi sonrasında başlayan yıkım çalışmalarında 5, 6 ve 7. katın tamamı yıkılmış olup bununla da kalmayıp 4 katında yarısının yıkılması devam ederken müvekkilimizce yapılan itirazlar sonucunda yıkım işlemi sonlandırılmıştır.
Yapılan yıkım işlemleri sonucunda müvekkilimizin haksızlığa uğramış olmasından sonra davalı kuruma yapılan başvuruda yıkım işleminin Hukuksuz olduğu ve sehven işlemlerde hata yapıldığı ortaya çıkmış olup, söz konusu taşınmaz ile ilgili kamulaştırma işlemi yapılmaksın 4. katının da yıkıldığı beyan edilmiştir.
Bilindiği gibi 4650 sayılı Kamulaştırma Kanunu Hakkında değişiklik yapılması hakkında kanunun 19 maddesi ve devamı maddelerinde Kamulaştırma İşlemlerinin Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar içinde yapılabileceğinin belirttiği aşikardır.
Dava konusu taşınmazın 7. katı tapuya kayıtlı olmadığı halde kamulaştırma bedeli ödenmeksizin yıkılmıştır. (Ek fotoğraflar) Ayrıca yıkılan 4. kattın kamulaştırmaya ilişkin uzlaşma kapsamının dışında olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.
Sonuç olarak 2 kat yıkımı için uzlaşılmasına rağmen toplamda 4 kat yıkılarak kamulaştırmasız bir şekilde müvekkilimizin mülkiyet hakkına halel getirilmiştir.
Müvekkilimize dava konusu yer için yıkılan yerin haksız yıkılmasından doğan zararların tevdii dışında söz konusu yerin yıkım işlemlerinin geç tamamlanması sonucu 3 yıllık zaman zarfında oluşan muhtemel kira gelirlerinden de mahrum kalmıştır. Bu 3 yıllık kira gelirlerinin bilirkişi tarafından hesaplanarak ödenmesi gerekmektedir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin Mardin birinci cadde oluşu, Ticaret merkezleri ile Sit alanı içindeki Tarihi yapılara yakın oluşu, müvekkilimize ait taşınmazın oldukça yüksek bir bedele sahip olduğu ortadadır.Bu taşınmazların daha başkaca yerlerdeki emsal kamulaştırılmış yerler ile aynı yere yakın taşınmazların Gayrimenkul cinsinden Emsal değerinin kıyaslanmasında değerinin oldukça yüksek olmasından dolayı bu yere ödenecek tazminatta bu hususun dikkate alınması gerekir.
Dava konusu taşınmazın zemin ve birinci katında bulunan değişik metrekarelerde 20 adet işyerinin 3 yıllık mahrum kalınan kira geliri ile, taşınmazın diğer katlarında bulunan toplam 7 dairenin kira gelirleri ve daha evvelde terasta bulunan ve yıkım sonrası kullandırılacak olan baz istasyonlarına ait 3 yıllık kira geliri taşınmazın fazladan yıkımı ve yıkımın gecikmesi ve taşınmazın tarafımıza teslimi ertelendiğinden taşınmazın kullanamama durumu sonucunda; müvekkilimiz ekonomik bedelinden mahrum kalınmıştır.Bu sebeple ilgili taşınmazın yıkımı ve istifade edilememesinden dolayı buraların ekonomik menfaatlerinden müvekkilimiz faydalanamamış ve büyük bir zarara uğramıştır.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle,
Mardin İli, Merkez İlçesi birinci cadde mevkiinde kain, 112 Ada, 16 Parsel sayılı taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak tespit edilecek değerin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak koşulu ile kamulaştırmasız el atma karşılığı her kat için ayrı ayrı 50.000 TL toplam 100.000 TL bedelin ayrıca mahrum kalınan işyeri, daire ve baz istasyonlarının mahrum kalınan kira gelirleri için 20.000 TL genel toplamda 120.000 TL’nin tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilimiz adına saygıyla talep ederiz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Mardin 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 07.05.2013 tarih ve E:2012/428, K:2013/238 sayılı kararında özetle; “…taraflar arasında Mardin Kentsel Dönüşüm Projesinin uygulanması kapsamında bir anlaşma sağlandığı, anlaşmaya göre davacının maliki olduğu dava konusu taşınmazın iki katının kamulaştırılarak yıkılmasına karar verildiği, bu doğrultuda tapuda devir işlemlerinin yapıldığı, ancak davalı kurumun anlaşma kapsamında olmayan bir katı yıktığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın talebi oluşan bu zararın giderilmesine ilişkindir. Davacı taraf, dava dilekçesinde taleplerini kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat talebi olarak nitelendirmiştir. Ancak davalı kurumun faaliyetleri Mardin Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında gerçekleşen eylemlerdir. Bu doğrultuda davalı kurumun çevre düzenlemesi yapmak amacıyla davacı ile anlaşmış, ne var ki anlaşmanın dışına çıkılarak fazladan bir kat yıkılmıştır. Olayın idarenin kamu görevi doğrultusunda yürüttüğü faaliyet sonrasında yaşandığı açıktır. 2577 Sayılı Yasanın 2/b maddesine göre, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davalarında idare mahkemeleri görevlidir.” şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, taraflarca temyiz talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili süresi içerisinde aynı istemle yeninden idari yargı yerinde dava açmıştır.
Mardin idare Mahkemesi: 15.04.2015 gün ve E:2013/1481 sayılı gönderme kararında özetle; “Bakılan davada davacıya ait Mardin İli, Merkez 1.caddede bulunan 112 Ada, 16 parsel sayılı taşınmaz üzerine kurulu 7 katlı binanın, 5. ve 6. Katının kamulaştırılmasına karar verildiği, buna ilişkin olarak davacı ile Valilik arasında tarihsiz bir anlaşma metni imzalandığı, bu katlara ilişkin olarak muayyen bedelin 600.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, her ne kadar davacıya ait bina fiili olarak 7 katlı ise de 7. katın ruhsatsız olduğu ve ara kararla gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere davacı tarafından 7. Katın yıkılıp temizlendiği, bununla birlikte taraflar arasında imzalanan tarihsiz anlaşmada kamulaştırılan 5. ve 6. Katın yıkım şekli, yıkımın kimin tarafından gerçekleştirileceği, ne zaman başlayıp ne zaman bitirileceği, yıkım çalışmaları devam etmekte iken binanın alt katında bulunan ve boş vaziyette bırakılacak dükkanlara ilişkin kira geliri kaybının ne şekilde karşılanacağı ya da kaybın kamulaştırma bedeline dahil olup olmadığı hususlarında herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, bundan dolayı iddia edildiği gibi bir zarar varsa bu zararın tazmininin yine aralarında yapılan bu anlaşmaya göre, anlaşmada hüküm bulunmaması durumunda ise Borçlar Kanunu uyarınca sözleşmelerin yorumlanmasıyla çözüme kavuşturulabilecek bir anlaşmazlık olduğu, dolayısıyla kamulaştırma işlemlerinden doğan bir zarar olmadığı açıktır.
Öte yandan usulüne uygun olarak alınmış bir kamulaştırma kararı olmaksızın binanın 4. Katının bir kısmının da 5. ve 6. Katlarla birlikte yıkıldığı dava dosyası içeriğinden anlaşılmakta olup, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğu göz önüne alındığında, söz konusu olayda idarenin yıkım esnasında bu faaliyetin dışına çıkılarak davacının maliki bulunduğu evine bir müdahalede bulunulduğu ve bu müdahale neticesinde de bir zarar meydana geldiği iddiasıyla açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda açılan davanın, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olmayıp, müdahalenin men’i (el atmanın önlenmesi), müdahaleyi oluşturan kısımların kal’i ile yıkıntıların kaldırılması ile gelirlerine ilişkin olarak da, tarafların özgür iradesiyle ve özel hukuk hükümlerine göre imzaladıkları anlaşmanın yorumlanmasından kaynaklanan ve bunların doğal sonucu olan tazminat istemine ilişkin olduğu sonucuna varılmış olup, davanın adli yargı düzeninde yer alan bir dava türü olması nedenleriyle uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının maliki olduğu Mardin ili, Merkez ilçesi, Birinci Caddede bulunan 112 ada, 16 parsel sayılı taşınmaz üzerine kurulu 7 katlı binanın kamulaştırma sonrası yıkım çalışmalarında kamulaştırılan kısımlarının dışında kalan kısımlarının da yıkıldığı, yıkım süresinin uzun sürmesi nedeniyle kira gelirinden mahrum kalındığı, bunun yanında baz istasyonunun gelirinden de mahrum kalındığı iddiaları ile uğranılan zarara karşılık toplam 120.000,00-TL Maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede, davaya konu bina tapu kaydına göre 6 katlı kargir binadır. Mardin Valiliği İdare Kurulu’nun 24.11.2010 ve 9.2.2011 tarihli kararları ile davacının da taşınmazının bulunduğu binalar hakkında “kamu yararı kararı” alınmıştır.
Mardin Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde Valilik Makamının 11.2.2011 tarihli Olur’u ile “Kamu Yararı Kararı alınan taşınmazların ekli listede durumu belirtilen şekliyle kamulaştırma bedellerinin tespit edilmek üzere aşağıda adı ve soyadı yazılı bulunan personelden Uzlaştırma Komisyonu oluşturulmasına” karar verilmiştir.
Bu komisyon ile davacıya ait bina ile ilgili olarak “…112 ada 16 nolu parselde bulunan altı katlı kargir apartmanın 5. Ve 6. Katlarının yıkımı ve kamulaştırılması çalışmaları çerçevesinde, aşağıda belirtilen fiyatlar üzerinde taşınmaz sahibi ile uzlaşma sağlanmıştır” şeklinde rapor tutulmuştur.
Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 14.2.2013 tarihinde keşif icra edildiği, yapılan keşif tutanağına göre “ yapılan incelemede dava konusu olan taşınmasın halen 4 kat olduğu, ilk iki katın pasaj niteliğinde olduğu, toplam 20 adet dükkan bulunduğu, bu dükkanların faal olmadığı, 3. katın da faal olmadığı, 4. Katın çatısının yıkıldığı, tavanın açık olduğu görüldü” hususları belirtilmiştir.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetimi yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dava dilekçesinde, davacının maliki olduğu Mardin ili, Merkez ilçesi, Birinci Caddede bulunan 112 ada, 16 parsel sayılı tapınmaz üzerine kurulu 7 katlı binanın kamulaştırma sonrası yıkım çalışmalarında kamulaştırılan kısımlarının dışında kalan kısımlarının da yıkıldığı, yıkım süresinin uzun sürmesi nedeniyle kira gelirinden mahrum kalındığı, bunun yanında baz istasyonunun gelirinden de mahrum kalındığı iddiaları ile uğranılan zarara karşılık toplam 120.000,00-TL Maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır. Bu bağlamda, söz konusu olayda, dosya kapsamındaki idare ile yapılan yazışmalardan da anlaşıldığı üzere, idarenin plan ve proje dâhilinde olan, Mardin Valiliği İdare Kurulu tarafından alınan Kamu Yararı Kararı kapsamında yapılan çalışma sırasında davacının binasının zarar gördüğü iddia edilmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve müteakip maddelerinde haksız fiilden doğan davalar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 683. maddesinde ise el atmanın önlenmesi davaları düzenlenmiştir. Bu tür davaların adli yargı düzeninde yer aldığı tartışmasızdır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu durumda açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olması nedenleriyle uyuşmazlığın İdari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunduğundan, Mardin İdare Mahkemesinin başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Mardin İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN | Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT | Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |