);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davacının bakmakla yükümlü olduğu kızının serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisi için ödediği 1.969,081 TL tedavi giderinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO       : 2015 / 215

KARAR NO : 2015 / 230

KARAR TR   : 06.04.2015

 

ÖZET: Davacının bakmakla yükümlü olduğu kızının serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisi için ödediği 1.969,081 TL tedavi giderinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı             : C.K.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av. Ş.B.İ.             (Adli Yargıda)

O L A Y          : Davacı dava dilekçesinde özetle; kızı N.N.K.’in Manisa Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nden Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Servisi’ne sevk edildiğini, tedavi malzemelerinin Doğu-San Özel Diş Kliniği ve Hekimliği isimli iş yerinden aldırıldığını, tedavi bittikten sonra Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na müracaat ettiği halde ortodontik tedavide kullanılan giderlerin tarafına ödenmeyeceğinin bildirilmesi nedeniyle oluşan mağduriyetinin giderilmesi ve davalı idarenin 04.05.2011 tarih ve 6479645 sayılı işleminin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA İDARE MAHKEMESİ : 03.05.2011 gün ve E:2011/783 K:2011/956 sayılı kararında; “…Uyuşmazlıkta, tedavi bedelinin ödenmesi, dolayısıyla da 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından ibaret olan dava konuşu işlem ve tazmin isteminin yargılaması açısından idari yargı yerlerinin görevli olduğuna yönelik özel bir hüküm bulunmaması nedeniyle anılan Kanun’un 101. maddesinin dikkate alınması gerekmektedir.

Bu durumda; bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünde 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesi uyarınca yer yönünden yetkili iş mahkemesi görevlidir…” şeklindeki gerekçe ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir

 Davacı aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA 2. İŞ MAHKEMESİ: 10.09.2013 gün ve E:2011/387 K:2013/384 sayı ile verdiği kararında; davanın kabulüne, Manisa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün 05.04.2011 gün 6479645 sayılı kurum işleminin iptali ile 1.969,081 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ :  26.09.2014 gün ve E: 2013/23285 K:2014/18642 sayılı kararında;  “… 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “İdari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceğinden bunların iptali için açılan davaların çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu açıktır. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 05.12.2012 gün 2012/251 E, 263 K sayılı; 24.12.2012 gün 2012/536 E, 433 K sayılı kararları da bu yöndedir.

Somut olayda; 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olan davacının, 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

MANİSA 2. İŞ MAHKEMESİ:  27.01.2015 gün ve E:2014/431 K:2015/22 sayı ile, bozma kararına uyarak, davanın usulden reddine karar vermiş ve verilen bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

 Davacı idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 06.04.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının bakmakla yükümlü olduğu kızının serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisi için ödediği 1.969,081 TL tedavi giderinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Manisa İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan davacının, bakmakla yükümlü olduğu kızı N.N.K.’in dişlerindeki rahatsızlık nedeniyle Manisa Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinden, Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti servisine sevk edildiğini, tedavi malzeme giderlerini Doğu-San Özel Diş Kliniği ve Hekimliği isimli iş yerinden 1.969,081 TL’ ye aldırıldığını, bu giderin 11.02.2011 tarihinde kurumca ödenmesini talep ettiğini, kurumun 04.05.2011 tarih ve 6479645 sayılı yazısı ile talebinin kabul edilmediğini belirterek; kurumun 04.05.2011 tarih ve 6479645 sayılı yazısı ile bildirilen işlemin iptali ile ödenmeyen 1.969,081 TL’nin yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Manisa İdare Mahkemesi’nin 03.05.2011 gün ve E:2011/783 K:2011/956 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa İdare Mahkemesi’nin 03.05.2011 gün ve E:2011/783 K:2011/956 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.04.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

.