);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davacının askerlik görevini yapmakta iken içinde bulunduğu devriye aracının kısa süreli park yapması sonrasında aracın önünden yolun karşısına geçmek isterken sivil bir aracın çarpması ve davacının sakatlanmasıyla sonuçlanan kaza nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle, diğer davacılar anne ve babasıyla birlikte davalı idareye karşı 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesi uyarınca açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 910

            KARAR NO : 2014 / 969

KARAR TR  : 17.11.2014

ÖZET: Davacının askerlik görevini yapmakta iken içinde bulunduğu devriye aracının kısa süreli park yapması sonrasında aracın önünden yolun karşısına geçmek isterken sivil bir aracın çarpması ve davacının sakatlanmasıyla sonuçlanan kaza nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle, diğer davacılar anne ve babasıyla birlikte davalı idareye karşı 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesi uyarınca açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

            Davacılar      : 1- M. Ü.

                                     2- H. Ü.

                                     3- G. Ü.

           Vekili              : Av. H. G.

            Davalı            : İçişleri Bakanlığı               (Askeri İdari Yargıda)

                                     İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı         (Adli Yargıda)

            Vekili             : Av. M.Ş. İ.               (Adli Yargıda)

            O L A Y          : Davacılar vekili dilekçesinde özetle, davacılardan M. Ü.’nün askerlik görevini yapmakta iken 19.06.2011 tarihinde, Dereli J. Krk. K.lığı sorumluluk bölgesinde bulunan Gökköy köyünde şenlikler için görevlendirildiğini, J.Ulş.Er C. B.’ın sevk ve idaresinde bulunan davacılardan M. Ü.’nün içinde bulunduğu 710057 plakalı devriye aracının Kepsut ilçe merkezine doğru Kepsut-Keçidere köy yolunda seyir halinde iken, devriye komutanının verdiği emir doğrultusunda, yolun gidiş istikametine göre sağ tarafta park ederek durması sonucu, araçta bulunan davacı M.Ü.’nün, park halinde bulunan 710057 plaka sayılı devriye aracının önünden karşı tarafa geçmek istediği sırada, Gökköy köyünden Kepsut ilçe merkezine doğru B. D.’in sevk ve idaresinde bulunan 10 R 5020 plakalı aracın çarpması nedeniyle tek taraflı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın ardından davacıya uygulanan tedavilerin sonuç vermediğini, davacının sakat bir şekilde kendi haline terk edildiğini, kazanın davacının Kepsut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde J.eri olarak askerlik hizmetini yaptığı sırada meydana geldiğini, olayın oluşumunda Balıkesir-Kepsut İlçe Jandarma Komutanlığı’nın ihmal ve sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, söz konusu olay nedeniyle anne G. Ü. için 10.000 TL maddi, 15.000 TL manevi, baba H.Ü. için 10.000 TL maddi, 15.000 TL manevi ve M.Ü. için 75.000 TL maddi, 25.000 TL manevi olmak üzere toplam 150.000 TL maddi-manevi tazminatın ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi istemiyle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi; 20.02.2013 gün ve E:2013/240, K:2013/229 sayılı kararı ile özetle 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinde yapılan değişiklikle davacılar tarafından açılan bu davanın görev ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

            İşbu karara karşı yapılan karar düzeltme istemi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığı 17.07.2013 gün ve E:2013/1005, K:2013/882 sayılı ilamı ile davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

            Davacılar vekili, aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesi: 30.04.2014 gün ve E:2013/94, K:2014/65 sayılı kararında özetle davanın konusu meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olduğu ve bu nedenle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane Topuz, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un Olumsuz Görev Uyuşmazlığı başlıklı 14.maddesinde;‘’Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.’’ hükmü, 15.maddesinde; ‘’Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir.’’ hükmü yer almakta olup, Kanun maddesinde belirtildiği üzere, olumsuz görev uyuşmazlığından bahsedebilmek için evvela adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu şekilde verdikleri yargı yoluna ilişkin görevsizlik kararlarının kesin olması veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Dava dosyalarının incelenmesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nin 20.02.2013 gün ve E:2013/240, K:2013/229 sayılı kararında açıkça davanın görev ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varıldığı belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiş olup, Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.04.2014 gün ve E:2013/94, K:2014/65 sayılı kararında ise, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu belirtilmiş olmakla birlikte, açıkça askeri idari yargı merciinin görevli olduğuna işaret edilmemiş olmakla beraber; olayın askeri personelin karıştığı trafik kazasından kaynaklandığı dikkate alındığında, görevsizlik kararında açıkça zikredilmeyen görevli yargı yerinin askeri idari yargı yeri olabileceği de değerlendirilebilecektir.

Öte yandan uyuşmazlığa konu olaya bakıldığında, davanın konusunun 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davası olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşmiş içtihatlarından, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu tür davalarda adli yargı yerinin görevli olduğuna karar verildiği anlaşılmış olmakla, usul ekonomisi bakımından davanın esastan incelenmesinin hakkaniyete daha uygun olacağı değerlendirilerek, netice itibariye usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile AYİM Savcısı Halit ÜNKAZAN’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

DÜŞÜNCE:

Dava, davacılardan M.Ü.’nün askerlik görevini yapmakta iken 19.06.2011 tarihinde, Dereli J. Krk. K.lığı sorumluluk bölgesinde bulunan Gökköy köyünde şenlikler için görevlendirildiğini, J.Ulş.Er C.B.’ın sevk ve idaresinde bulunan davacılardan M.Ü.’nün içinde bulunduğu 710057 plakalı devriye aracının Kepsut ilçe merkezine doğru Kepsut-Keçidere köy yolunda seyir halinde iken, sürücü B.D.’in sevk ve idaresinde bulunan 10 R 5020 plakalı aracın M.Ü.’ye çarpması nedeniyle tek taraflı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, olayın oluşumunda Balıkesir-Kepsut İlçe Jandarma Komutanlığı’nın ihmal ve sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, söz konusu olay nedeniyle anne G.Ü.için 10.000 TL maddi, 15.000 TL manevi, baba H.Ü. için 10.000 TL maddi, 15.000 TL manevi ve M. Ü. için 75.000 TL maddi, 25.000 TL manevi olmak üzere toplam 150.000 TL maddi-manevi tazminatın ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş, 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi“ ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gelenekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya mal varlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

Olayda, meydana gelen trafik kazasından dolayı zarar görenin asker kişi olduğunda şüphe olmadığı; davacılardan M.Ü.’nün askerlik görevini yapmakta iken 19.06.2011 tarihinde, Dereli J. Krk. K.lığı sorumluluk bölgesinde bulunan Gökköy köyünde şenlikler için görevlendirildiğini, J.Ulş.Er C.B.’ın sevk ve idaresinde bulunan davacılardan M.Ü.nün içinde bulunduğu 710057 plakalı devriye aracının Kepsut ilçe merkezine doğru Kepsut-Keçidere köy yolunda seyir halinde iken, sürücü B. D.’in sevk ve idaresinde bulunan 10 R 5020 plakalı aracın M. Ü.’ye çarpması nedeniyle tek taraflı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde yaralandığı ve hem maddi hem de manevi olarak zarar gördüğünden bahisle zararının davalıdan tazminini istediği, tazminat talebine konu zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğmuş olması ve asker kişinin bedeninde meydana gelmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, davada idari eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması koşulunun da gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Ancak; 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesinde; “(Değişik madde: 11/01/2011-6099 S.K./14.mad.) İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır./Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” şeklindeki düzenleme ile karayollarında meydana gelen trafik kazalarından dolayı açılacak sorumluluk davalarına özgü olmak üzere görevli yargı yerinin belirlendiği, aynı kanunun Geçici 21. maddesinde; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” denilmek sureti ile 2918 sayılı Yasa’nın 110. maddesinin, maddenin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinde sonra açılacak davalara uygulanacağının açıklığa kavuşturulduğu, davacının uyuşmazlığa konu olaya ilişkin olarak Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 26.08.2013 tarihinde dava açtığı görülmekle; geçici 21.madde nazara alındığında 2918 sayılı Yasa’nın 110. maddesinin somut olaya uygulanacağı tartışmasızdır.

Ayrıca, 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.04.2014 gün ve E:2013/94, K:2014/65  sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT