ÖZET : Davacıların taşınmazı üzerinde konulan kısıtlamanın (hukuki el atmanın) yol açtığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 800 KARAR NO : 2015 / 815 KARAR TR : 30.11.2015 | ÖZET : Davacıların taşınmazı üzerinde konulan kısıtlamanın (hukuki el atmanın) yol açtığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : 1.O.Ç. (Adli ve İdari Yargıda)
2.R.D. (Adli ve İdari Yargıda)
3.F.A. (Adli ve İdari Yargıda)
4.S.Ç. (Adli ve İdari Yargıda)
5.S.T. (Adli ve İdari Yargıda)
6.Y.Ç. (Adli ve İdari Yargıda)
7.A.Ç. (Adli ve İdari Yargıda)
8.S.S. (Adli ve İdari Yargıda)
9.A.Ç. (Adli ve İdari Yargıda)
10.Ö.Ç.’ya vesayeten S.Ç. (Adli Yargıda)
Vekili : Av.M.S.E.
Davalılar : 1-İzmir B.B.B.
Vekili : Av.C.M.Ç.
2-Karşıyaka B.B.
Vekili : Av.İ.H.B.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların; İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, Örnekköy mahallesinde kain 392 pafta, 2426 ada, 31 parselinde kayıtlı 385 m² yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmaz ile 393 pafta, 2426 ada, 23 parselde kayıtlı 2658 m² yüzölçümlü tarla ve kuyulu ev vasfındaki gayrimenkullerin paydaşları olduklarını, toplam hisselerinin 6/7 oranında olduğunu, dava konusu her iki parselin otopark alanında kaldığını, davacıların tasarruflarının söz konusu olmadığını, davalı belediyelere parsellerin kamulaştırılmasının talep edildiğini ancak her iki davalı tarafından da kamulaştırma işlemi gerçekleştirilmediğinden davacıların kendilerine ait bu yerleri kullanamadıklarını ve tasarruf edemediklerini belirterek; kamulaştırmasız el atma nedeni ile tapunun İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, Örnekköy mahallesinde kain, 392 pafta, 2426 ada, 31 parselde, kayıtlı 385 m² yüzölçümlü taşınmazının 6/7 hissesinin ve 393 pafta, 2426 ada, 23 parselde kayıtlı 2658 m² yüzölçümlü taşınmazının 6/7 hissesi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile ve şimdilik kaydı ile 300.000 TL nin kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, davacılara ait tapu kayıtlarının iptali ile ilgili davalı Belediye adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Karşıyaka 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.12.2013 gün ve 2012/325 Esas, 2013/731 Karar sayılı kararı ile aynen; “Dava, davacıya ait taşınmazın imar planında fiilen kamu hizmetine tahsis edilmekle birlikte uzun süredir kamulaştırma işlemi yapılmayarak davacıların taşınmaz üzerinde tasarruf hakkının engellendiği iddiası ile açılan tazminat isteğine ilişkindir.
6487 Sayılı ” Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ” nun 21. Maddesi ile 2942 Sayılı Kanunun geçici 6. Maddesi gereğince, idarece fiilen kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedeli konusunda taraflar arasında uzlaşma sağlanmadığı takdirde fiilen el atılmayan taşınmazların bedelinin tesbiti için İdari Yargı da dava açılabileceği hükmü karşısında davacılara ait taşınmaza fiilen el atılmadığından davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olmakla Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş, davacılar vekili tarafından karar temyiz edilmiş, Yargıtay 18.Hukuk Dairesi; 13.11.2014 gün ve 2014/6138 Esas, 2014/16067 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş, verilen karar 13.01.2015 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.
Davacılar vekili bu kez, sadece Cumaettin Çankaya mirasçıları Ali Çankaya, Remziye Demir, Fevziye Altınören, Sevim Çankaya, Sevil Torbak, Yusuf Çankaya, Ali Çankaya, Serpil Soyözen, Osman Çankaya yönünden ve yalnızca 392 pafta, 2426 ada, 31 parsel için; dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atması nedeni ile davacıların uğradığı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL’nin kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte kamulaştırmasız el koyma hükümleri uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile taşınmazın davalı idare adına tesciline, yargılama gideriyle vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.
İzmir 2. İdare Mahkemesi: 25.06.2015 gün ve 2015/955 Esas, 2015/964 Karar sayılı kararı ile; “Belediyelerin, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu, bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Öte yandan, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal İçtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Olayda, dava konusu taşınmazın fiilen 17 m² lik kısmına kamulaştırmasız şekilde el atıldığı ve bu amaçla kullanıldığı dava dosyası içeriğinden anlaşıldığından ve bir parsele fiili bir el atma olduğu takdirde parselin bütünü açısından el atmadan söz edilebileceğinden, başka bir ifadeyle taşınmazın bir bütün olarak düşünülmesi ve el atmanın varlığı halinde taşınmazın tamamı açısından el atmanın varlığı kabul edilerek buna göre değerlendirilmesi gerektiğinden, el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiği mahkememizin ise görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 14.07.2014 tarih ve E:2014/115; K:2014/714 sayılı kararı da bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 15.07.2015 tarihinde, davalılar vekillerine 13.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içinde kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların iştirak halinde maliki oldukları taşınmazların davalılar tarafından otopark alanında olduğundan mülkiyet haklarının sınırlandırıldığı iddiası ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 300.000 TL nin kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, davacılara ait tapu kayıtlarının iptali ile ilgili davalı Belediye adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemeye esas olmak üzere, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Nazım Plan Şube Müdürlüğü’nün 23.08.2013 tarih ve 10155/66128 sayılı yazısında: “ Karşıya Belediye Meclisi’nin 27.10.1992 tarih, 102 sayılı kararı ile uygun bulunan Aydın, Çanakkale Otoyol Güzergahı Karşıyaka Bölümü 1/1000 ölçekli İmar Planı Revizyonu’nun Belediye Başkanlığımızca 15.09.1993 tarihinde onaylandığı ve dava konusu 2426 ada, 23 parselin bu revizyon kapsamında “Otopark ve yaya yolu” kullanımında kalacak şekilde planlandığı tespit edilmiştir.
Karşıyaka Belediye Meclisi’nin 29.06.1993 tarih, 42 sayılı Kararı ile uygun bulunan, Cumhuriyet, Örnekköy, Yamanlar Mahallesi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı sınırları içerisinde “Y” koşulu uygulaması yapılması amacıyla hazırlanan 1/1000 ölçekli İmar Planı Revizyonu’nun ise Belediye Başkanlığımızca 28.02.1994 tarihinde onaylandığı ve dava konusu 2426 ada, 31 parselin ise bu revizyon kapsamında “Park ve kısmen yaya yolu” kullanımında kalacak şekilde planlandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu parselleri kapsayan bölgede son olarak; Karşıyaka Belediyesi tarafından İzmir Çevre Yolu üzerindeki Karşıyaka kavşağının mevcut kamulaştırma sınırları içindeki trafik yolları ile imar planındaki onanlı yolların bağlantısını sağlanması amacıyla hazırlanan 1/1000 ölçekli İmar Planı değişiklik önerisi; Karşıyaka Belediye Meclisi’nin 01.02.2006 tarih, 08/18 sayılı Kararı ile Belediye Meclisimizin 08.05.2006 tarih, 02.367 sayılı Kararı ile uygun görülmüş olup, Belediye Başkanlığımızca 09.06.2006 tarihinde onaylanmıştır. Bu plan değişikliği kapsamında 2426 ada, 23 parselin isabet ettiği “Otopark” alanı ile 2426 ada, 31 parselin isabet ettiği “Park” alanı sınırları yürürlükteki plandaki halini alacak şekilde değiştirilmiştir.” şeklindeki açıklamaları ile dava konusu 31 parselin taşınmazın en son imar uygulamasında Park ve kısmen yaya yolunda kaldığının bildirildiği tespit edilmiştir.
Karşıyaka Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü 03.06.2013 tarih ve 81044325/8365 sayılı yazı cevabında ise; Karşıyaka Örnekköy Mahallesi, 392 pafta, 2426 ada, 23 parsel sayılı gayrimenkulün tamamının yol ve otopark alanında kaldığı belirtilmiştir.
Yine dosya kapsamında bulunan 25.01.2013 tarihli, Harita ve Kadastro Mühendisi Eyüp Karakurt tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 23 nolu parselin tamamının onaylı imar planında 10m genişliğindeki yola ve Otopark Alanına isabet ettiği, ancak henüz kamulaştırma işlemi yapılmadığı, taşınmazda başkaca bir fiili el atmanın bulunmadığı, 31 nolu parselin tamamının onaylı imar planında 7m genişliğindeki yola ve yeşil alana isabet ettiği, ancak henüz kamulaştırma işlemi yapılmadığı, başkaca bir fiili et atmanın bulunmadığı belirtilmiş, 05.02.2013 tarihli İnşaat Mühendisi Ali İhsan Dereli, İnşaat Yüksek Mühendisi Şahan Arel, Harita ve Kadastro Mühendisi Eyüp Karakurt tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 23 nolu parselin tamamının 2658,00 m² olup yeşil alan ve otopark alanında kaldığı, fiilen el atma olmadığı, 31 nolu parselin tamamının 385,00 m² olup tamamının yol ve yeşil alanda kaldığı, fiilen el atma olmadığı belirtilmiştir.
Tüm bu incelemeler ve tespitler sonucunda; dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.
- a) Bölge planları; sosyo – ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.
- b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.
Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.
İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.
- c) (Ek: 3/7/2005 – 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu 23 nolu parselin yeşil alan ve otopark alanında kaldığı, 31 nolu parselin yol ve yeşil alanda kaldığı, taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı, davanın konusunun, davalı idarelerce 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıların müşterek mülkiyet halinde maliki oldukları taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı” nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezlinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 25.06.2015 tarih ve 2015/955 Esas, 2015/964 Karar sayılı görevsizlik kararının tazminata ilişkin kısım yönünden kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 25.06.2015 tarih ve 2015/955 Esas, 2015/964 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ TAZMİNATA İLİŞKİN KISIM YÖNÜNDEN KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN | Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT | Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |