);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Davacı tarafından, davalı idarenin sorumluluğundaki taşınmazlardan bırakılan atık suların yine davalı idarenin sorumluluğundaki kanalizasyon sistemindeki çatlama ve kırılma nedeni ile davacının taşınmazına bırakılması sonucu arazisinde oluşan zararın, davalı idareden tazmini istemi ile açılan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesi gereğince İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

          T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO      : 2015 / 89

KARAR NO  : 2015 / 108

KARAR TR   : 2.3.2015

 

ÖZET : Davacı tarafından, davalı idarenin sorumluluğundaki taşınmazlardan bırakılan atık suların yine davalı idarenin sorumluluğundaki kanalizasyon sistemindeki çatlama ve kırılma nedeni ile davacının taşınmazına bırakılması sonucu arazisinde oluşan zararın, davalı idareden tazmini istemi ile açılan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesi gereğince İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

Davacı             :A.T.

Davalı             :Malazgirt Belediye Başkanlığı

Vekili              :Av. O.A.

 

O L A Y         : Davacı dava dilekçesinde özetle;  davacının Mengüçgazi Mahallesi 399 Ada 20 parselde bulunan taşınmazın maliki olduğunu, söz konusu taşınmazda İlçe Sağlık Grup Başkanı Dr Evin Özkan tarafından yapılan 06.06.2006 tarihli tespitte, bahçesinden lağım suyu şebekesinin geçtiği, taşınmaz yakınında bulunan kasap dükkanlarına verilen şebeke hatlarında patlaklar olduğu, buralarda onarımların yapıldığı, bu hali ile söz konusu taşınmazın genel sağlık açısından tehlike arzettiğinin ortaya konulduğunu, söz konusu şebeke hattından numune alınarak incelettirildiğini ve gelen 12.09.2006 tarihli raporda,  şehir şebekesine tuvalet lağımının karıştığının tespit edildiğini, İlçe Sağlık Grup Başkanlığı tarafından durumun Belediye Başkanlığı’na bildirildiği ve hatta İlçe Hıfsısıhha Kurul kararı alındığını, ancak davalı Belediye Başkanlığı tarafından söz konusu tespitlere ilişkin herhangi bir önlem alınmadığını, bunun üzerine durumun Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Orman İlçe Müdürlüğüne bildirildiğini, Çevre ve Orman İlçe Müdürlüğü tarafından davalı Belediye Başkanlığı’na yazılan 17.11.2008 gün ve 1480 sayılı tuvalet lağımlarının derhal kanalizasyona bağlanması ve kasap atıklarının çevreye atılmamasına ilişkin ihtara rağmen davalı Belediye Başkanlığı tarafından söz konusu tespitlere kayıtsız kalındığı, bu şekilde davacının taşınmazını kullanamaz hale geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açılmıştır.

 Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesi; 08.07.2010 gün ve 2009/135 Esas, 2010/173 Karar sayılı kararında aynen; “Dosya kapsamının bir bütün olarak incelenmesi sonucunda; dava konusu taşınmazın Muş ili Malazgirt İlçesi Mengüçgazi Mahallesinde bulunan 399 ada 20 parsel sayılı taşınmaz olduğu, davacı Abdullah Tekin’in taşınmazda 2/9 hissesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/5 Değişik iş sayılı dosyasında 02.06.2009 havale tarihli raporda tespit isteyenin zararının 8.960,00 TL olduğu belirtilmiş ise de; 2009/5 Değişik iş sayılı dosyada gidilen ilk keşifte davacının zararının 1.505,80 TL olduğunun belirtildiği, kısa aralıklarla ard arda gidilen keşif sonucu düzenlenen raporların birbirinden farklı olup çelişki içerisinde bulunduğu, 2009/5 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan keşiflerde refakate fen bilirkişisinin alınmaması nedeni ile zarar tespiti yapılan taşınmazın dava konusu olan 399 ada 20 parsel sayılı taşınmaz olduğunun tespit edilemediği, nitekim yargılama sırasında keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişisi raporunda da mahkememizin 2009/5 Değişik iş sayılı dosyasında yapılan keşifte tespit konusu olan yerin 399 ada 20 parsel olup olmadığını bilmediğini belirttiği, davalı vekilinin de 2009/5 Değişik iş sayılı dosyasında refakate fen bilirkişisi alınmaması nedeni ile tespit sırasında çekilen fotoğrafların ve incelenen yerin davacının taşınmazının sınırları içerisinde kalıp kalmadığının belli olmadığını, yeniden keşif yapılmasını istediğini beyan etmesi nedeni ile; dava konusu taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılmış ve yapılan keşif sonucunda düzenlenen raporlar dikkate alınmıştır. Dosyaya ibraz edilen raporların usulüne uygun düzenlendiği ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla hükme dayanak alınabilecek nitelikte görülmüştür. Her ne kadar ziraat bilirkişisi tarafından dosyaya ibraz edilen 21.06.2010 tarihli raporda zararın 8.269,367 TL olduğu belirtilmiş ise de dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının incelenmesi sonucunda davacının taşınmaz üzerinde 2/9 hissesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Maddi tazminat talep edilebilir nitelikte olduğu için her paydaş kendi payı oranında maddi tazminat talebinde bulanabilir. Bu nedenle ziraat bilirkişisi raporunda belirtilen 8.269,367 TL zararın davacı paydın 2/9 hissesine tekabül eden karşılığı 1.837,637 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

            Davacı lağım suları ve kasap artıkları nedeniyle bahçede sivrisinek ve koku olduğunu, belirtilen nedenle eşi ve çocuklarının rahatsızlandığını belirtmiş, eşinin şarbon hastalığına yakalandığına dair doktor raporunu dosyaya ibraz etmiştir. Yargılama sırasında dinlenen doktor bilirkişi de beyanında şarbon hastalığına kanalizasyon atıklarının neden olmayacağını ancak hayvan atıklarının neden olduğunu, hayvanın enfekte olması durumunda vücutta ufak bir çizik olsa dahi temas ile birlikte şarbon hastalığının bulaşacağını, ayrıca hayvan atıklarının bulunduğu yerde hayvan enfekte ise soluma ile de şarbon hastalığının bulaşacağını, ayrıca kişinin vücudunda yara var ise şarbonlu kişi ile temas halinde de hastalığın geçeceğini belirtmiştir. Doktor bilirkişinin beyanından bahçeye akıtılan hayvan atıkları nedeni ile davacının eşinin şarbon hastalığına yakalandığı anlaşılmıştır. Tanıklar Mehmet Zeki Namlı, Adnan Çakar ve Mehmet Türeli; davacının evinin yakınında bulunan caminin tuvaletinin taştığını ve lağım sularının davacının bahçesine dolduğunu, ayrıca çevredeki kasap dükkanlarından akan kan ve atıkların davacının bahçesine aktığını, eskiden bahçede, davacının sebze ve meyve yetiştirdiğini ve bahçesinde ağaçlar olduğunu, şimdi bu ağaçların kuruduğunu, bahçedeki pislik nedeni ile sebze ve meyve yetiştirilemediğini, bahçedeki bu pisliğin ve kokunun çevredeki herkesi ve davacıyı rahatsız ettiğini, davacının ailesinden pislik nedeni ile hastalananların olduğunu, davacının bahçedeki pislik ve kokudan rahatsız olduğunu beyan etmiştir. Yapılan keşif sırasında da taşınmazın bir kısmının kanalizasyon suları ile kaplı olduğu ve bu nedenle çevrede koku yaptığı, kasaplara ait duvar ile davacının taşınmazının çevresindeki bir kısım duvarın bitişik olduğu ve bu duvarların delinerek içerisinden su ve pislik akıtıldığı ve bahçe içerisinde hayvan atıkları bulunduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucu davacının duyduğu üzüntü ve rahatsızlığın bir parça olsun giderilebilmesi için manevi tazminat takdiri gerekmiştir. “ şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar vermiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4.Hukuk Dairesi ; 13.02.2012 gün ve 2010/12924 Esas, 2012/1911 Karar sayılı kararı ile “Davalı Malazgirt Belediye Başkanlığı kamu tüzel kişiliği olup; işlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü olaylar ve hukuki sebepler hizmet kusuruna ilişkindir. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi, hizmet kusuru niteliğindedir. İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasasının 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır. Mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının çözümlenmesi usul ve yasaya aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı Belediye Başkanlığı yararına hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek,  ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesi; Yargıtay Bozma ilamına uyulmak sureti ile verdiği 13.12.2012 gün ve 2012/270 Esas, 2012/224 Karar sayılı görevsizlik kararında aynen; “Mahkememizce verilen 08/07/2010 tarih, 2009/135 Esas ve 2010/173 Karar sayılı kararının, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2012 tarih, 2010/12924 Esas ve 2012/1911 Karar sayılı kararı ile ‘Davalı Malazgirt Belediye Başkanlığı kamu tüzel kişiliği olup: işlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır Somut olayda, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü olaylar ve hukuki sebepler hizmet kusuruna ilişkindir. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi, hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate  alınır. Mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esa