);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan aracın,  olay günü aynı yol üzerindeki başka bir aracın menfez kapağına lastiği ile basması  ve kapağın yerinden çıkarak davacının aracında hasara yol açması şeklinde meydana gelen trafik kazasında, araçta meydana gelen maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO      : 2014 / 937

KARAR NO : 2014 / 981

KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan aracın,  olay günü aynı yol üzerindeki başka bir aracın menfez kapağına lastiği ile basması  ve kapağın yerinden çıkarak davacının aracında hasara yol açması şeklinde meydana gelen trafik kazasında, araçta meydana gelen maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı           : R. Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.Y.E.D.

Davalı            : Ankara B.B.B.

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Ayşe Deniz Yüzbir Gürgen’e ait 06 DZ 101 plakalı aracın davacı şirkete kasko sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, 13.08.2012 tarihinde Murat Eralp Gürgen yönetiminde Ankara Çankaya Hoşdere caddesinde seyir halinde iken Hoşdere Caddesi ile Güzelyalı Sokak kavşağına geldiğinde plakasını alamadığı kamyonun menfez kapağına lastiği ile basması neticesinde sigortalı araçta 11.000,00 TL hasar meydana geldiğini; kazanın, yolun bakım ve onarımından sorumlu bulunan davalı tarafından yoldaki menfez kapaklarını uygun şekilde yerine sabitlenmemesinden dolayı meydana geldiğini, davalının meydana gelen kazada % 50 oranında kusurlu olduğunu, davalı kuruma yapılan müracaatın 11.10.2012 tarihli cevabi yazı ile reddedildiğini belirterek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı tarafından sigortalısına ödenen 5.500,00 TL tazminatın 05.09.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsili istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 4.İdare Mahkemesi:  19.11.2012 gün ve 2012/1651 Esas, 2012/1469 Karar sayılı kararı ile aynen; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’un 14.maddesiyle değişik, “Görev ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110.maddesinin 1.fıkrasında, “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. “Hükmünün yer aldığı, aynı Kanun’un Geçici 21.maddesinde ise, “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının görevi ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmü yer almaktadır./…Olayda, her ne kadar davacı tarafından trafik kazası nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle 14.11.2012 tarihinde Mahkememizde dava açılmış ise de, yukarıda anılan Kanun hükmü gereğince, 2918 sayılı Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği hükmü karşısında, dava konusu uyuşmazlığın adli yargının görevine girdiği sonuç ve kanaatine varıldığından Mahkememiz görevli bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurul’u; 04.03.2013 gün ve 2013/3124 Esas, 2013/3878 Karar sayılı kararı ile; itiraz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar vermiş, davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine; Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1.Kurul’u  09.10.2013 gün ve 2013/18469 Esas, 2013/19242 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar vermiş, karar bu şekilde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı taleple Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açmıştır.

Ankara Asliye 16.Ticaret Mahkemesi: 28.03.2013 tarih ve 2013/103 Esas, 2013/60 Karar sayılı kararı ile özetle: davanın TTK’nun 4.maddesinde belirtilen ticari dava olmadığını, haksız fiile dayalı tazminat davası olduğunu, genel hükümlere göre davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görev ile ilgili hususların kamu düzenine ilişkin olduğunu, mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğin belirterek; görevsizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar vermiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin karara şerh edildiği üzere 02.01.2014 tarihinde kesinleşmiş ve davacının talebi üzerine dosya Ankara 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.01.2014 gün ve 2013/103 sayılı yazısı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.01.2014 tarih ve 2014/40 Esas, 2014/36 Karar sayılı kararı ile; “Karayollarının yapımı iyileştirilmesi, gerekli iyileştirmelerinin yapılması, Karayolları Genel Müdürlüğünün kamu hizmeti kapsamındaki görevleri arasında olup, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 22/12/2011 tarih ve 2011/15251 esas, 2011/13980 karar)/Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı bir kamu tüzel kişisi olup eylem ve
işlemleri de kamusal nitelikte olan kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri
sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığına yöneltilmesinin nedeni, bu davalı tarafından bir plan çerçevesinde
gerçekleştirilen işlemi sırasında yeterince özen gösterilmemesi sonucu zarara neden
olunduğu iddiasıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince bu
tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi
gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılaman her aşamasında
kendiliğinden gözetilir./Davalı belediyenin hizmet kusuruna dayalı eyleminden dolayı açılan bu davanın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan yargı yolu bakımından görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine” şeklindeki gerekçesi ile yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 05.05.2014 tarih ve 2014/7974 Esas, 2014/7007 Karar sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararının onanmasına hükmetmiş; verilen karar 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince, karara şerh edildiği üzere 08.07.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, mahkememizce idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı Ayşe Deniz Yüzbir Gürgen’e ait 06 DZ 101 plakalı aracın, 13.08.2012 tarihinde Murat Eralp Gürgen yönetiminde Ankara Çankaya Hoşdere caddesinde seyir halinde iken Hoşdere Caddesi ile Güzelyalı Sokak kavşağına geldiğinde plakasını alamadığı kamyonun menfez kapağına lastiği ile basması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucu aracında meydana gelen maddi zararın, olayda %50 oranında kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.500,00 TL tazminatın 05.09.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 13.08.2012 günü meydana gelen maddi hasarlı  trafik kazası sonucu meydana gelen zararın yoldaki menfez kapağının uygun şekilde yerine sabitlenmemesi nedeni ile olayda %50 oranında kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile Ankara 4.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Ankara Asliye 16.Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, Ankara Asliye 16.Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı üzerine dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de davanın görevden reddedilmesi üzerine davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 3.Asliye Hukuk  Mahkemesi’nin 27.01.2014 tarih ve 2014/40 Esas, 2014/36 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’IN KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT