);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET: Davacı belediyede Belediye Başkanı olarak görev yapmakta olan kişinin, emekliliğini talep etmesi üzerine, Belediye Encümeni’nin kararı ile emekliye sevk onayı alındığı ve bu karara istinaden davalı kurumca (SGK’ca) kendisine emekli aylığı bağlanıp, emekli ikramiyesinin ödendiği, akabinde de davalı Belediyeden, ödenen ikramiyenin SGK’ya yatırılmasının istendiği, davacı Belediye tarafından, ödenen emekli ikramiyesinin ilgili kişinin bir önce görev yaptığı Belediye’ye fatura edilmesi şeklindeki talebin davalı kurumca reddi üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 1134

            KARAR NO : 2014 / 1176

KARAR TR  : 29.12.2014

ÖZET: Davacı belediyede Belediye Başkanı olarak görev yapmakta olan kişinin, emekliliğini talep etmesi üzerine, Belediye Encümeni’nin kararı ile emekliye sevk onayı alındığı ve bu karara istinaden davalı kurumca (SGK’ca) kendisine emekli aylığı bağlanıp, emekli ikramiyesinin ödendiği, akabinde de davalı Belediyeden, ödenen ikramiyenin SGK’ya yatırılmasının istendiği, davacı Belediye tarafından, ödenen emekli ikramiyesinin ilgili kişinin bir önce görev yaptığı Belediye’ye fatura edilmesi şeklindeki talebin davalı kurumca reddi üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

            Davacı           : Gökçeyazı Belediye Başkanlığı

            Vekili             : Av. U.T.

            Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri         : Av. G.T.                   (Adli Yargıda)

  Av. M.Ö.                  (İdari Yargıda)

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gökçeyazı Beldesi Belediye Başkanı Y. Y.’ın 12.04.2010 tarihli dilekçesi ile emekliliğini talep etmesi üzerine, davalı kurumun Belediye Encümeni’nden emekliye sevk onayı alınmasını istediğini, bunun üzerine Gökçeyazı Belediye Encümeni’nce 12.05.2010 tarih ve 2010/17 sayılı kararla emekliye sevk onayı alındığını ve alınan bu karara istinaden davalı kurumca Belediye Başkanına emekli aylığı bağlanıp, 55.199.27 TL de emeklilik ikramiyesi ödenerek ödenen emeklilik İkramiyesinin davacı Gökçeyazı Belediyesi’ne fatura edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından söz konusu emekli ikramiyesinin Y. Y.’ın Belediye Başkanı seçilmeden önceki görev yaptığı Gebze Belediyesi’nden tahsil edilmesinin talep edildiğini, bu talebin davalı kurumca 21.03.2011 tarih ve B.13.2.SGK.0.10.02.15/55.232.048 sayılı yazı ile reddedildiği belirtilerek, talebin reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 2.İdare Mahkemesi: 04.10.2012 gün, E:2011/741, K:2012/1828 sayılı kararında özetle; “…5510 sayılı Kanun’un 101.maddesinde,aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun’un uygulanması ile ilgili uyuşmazlıkların İş Mahkemesinde görüleceği belirtildiğinden, uyuşmazlığın çözümüne ilişkin maddelerde idare mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından, bu davanın görüm ve çözümünde İş Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır…” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8.İş Mahkemesi: 01.11.2013 gün ve E:2012/1127, K:2013/1162 sayı ile özetle; “…davacının 5434 SY kapsamında 28 yıl 2 aylık hizmeti olduğu ve bu hizmetin 5434 SY’nın yürürlük tarihi içerisinde geçtiği bu döneme ilişkin hizmetlerine dayalı olarak emekli ikramiyesi isteminde bulunduğu anlaşılmakla,uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 114/1-b maddesine göre dava şartı olan yargı yolu uyuşmazlığının giderilmesi için kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine dair mahkememize yeterli kanaat gelerek mahkememizin yargı yolu nedeniyle görevsizliğine” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane Topuz, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup,bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi,ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, asliye hukuk mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa,gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

Yasa koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istemini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, idari yargı yerince, davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve kesinleşmiştir. Bu aşamadan sonra,. Adli yargı merciince davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek, “yargı yolu uyuşmazlığının giderilmesi için kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar vermiş olup, bunun üzerine Ankara 8.İş Mahkemesi idari ve adli yargı dava dosyalarını Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.

Bu haliyle, her ne kadar Ankara 8.İş Mahkemesi’nce re’sen Mahkememize yapılan başvuru, 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesine uygun olmasa da neticeten idari ve adli yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, ve dosyanın meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için mahkememize gönderildiği anlaşılmakla, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Gökçeyazı Belediye Başkanı olarak görev yapmakta olan Y.Y., 12.04.2010 tarihli dilekçesi ile emekliliğini talep etmesi üzerine,Gökçeyazı Belediye Encümeni’nin 12.05.2010 gün, 2010/17 sayılı kararı ile emekliye sevk onayı alınmış ve bu karara istinaden davalı kurumca kendisine emekli aylığı bağlanıp, emekli ikramiyesinin de davalı Gökçeyazı Belediye Başkanlığı tarafından ödenmesi istenilmiştir. Bunun üzerine, davacı Belediye Başkanlığı tarafından, ödenen emekli ikramiyesinin Y.Y.’ın bir önceki görev yaptığı Gebze Belediyesi’ne fatura edilmesi talep edilmiş olup, bu talebin davalı kurumca reddi üzerine, ret işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle uyuşmazlığa konu dava açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede;  01.11.1978 tarihinde öğretmen olarak göreve başlayan,sonrasında 17.02.1984 tarihinde Gebze Belediyesinde görev alan, akabinde 29.03.2009 tarihinde Balıkesir İli, İvrindi İlçesi, Gökçeyazı Belediye Başkanı olarak seçilen Y.Y.’ın 12.04.2010 tarihli dilekçe ile emekliliğini talep ettiği, bunun üzerine Gökçeyazı Belediye Encümeni’nce 12.05.2010 gün, 2010/17 sayı ile adı geçen hakkında Emekliye Sevk Kararı alındığı, akabinde kendisine emekli aylığı bağlanarak 55.199,27 TL emeklilik ikramiyesi tahakkuk ettirilip belirtilen bedelin Gökçeyazı Belediyesi’nce ödenmesinin istenildiği, davacı Belediye Başkanlığı tarafından, tahakkuk ettirilen ikramiye bedelinin Y. Y.’ın daha önce görev yaptığı Gebze Belediye Başkanlığı’ndan tahsilinin talep edildiği, davalı kurumca 21.03.2011 gün, B.13.2.SGK.0.10.02.15/55.232.048 sayılı işlem ile bu talebin reddi üzerine bu ret işleminin iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun “İkramiye” başlıklı 89 uncu maddesinin birinci fıkrasında “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.” denilmekte; aynı maddenin onbirinci fıkrasında ise “Bu madde gereğince Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenen emekli ikramiyeleri, düzenlenecek fatura üzerine Sayıştay ve Danıştay Başkanları için kendi kurumları, diğerleri için emekliye sevk onayını veren kurum tarafından karşılanır. Özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, kapatılan veya tasfiye edilen kamu idareleri tarafından karşılanması gereken emekli ikramiyesi tutarları ise, emekliye sevk onayı aranmaksızın ve faturası karşılığında Hazine tarafından karşılanır. Bu fıkraya göre Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemelerin, fatura düzenlenmesini müteakip iki ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.

Dava konusu ihtilaf, 5434 sayılı Kanunun bu hükmü uyarınca ilgiliye (Gökçeyazı Belediye Başkanına) Sosyal Güvenlik Kurumu’nca ödenen emekli ikramiyesinin, faturası karşılığında davalı SGK’ya yatırılması amacıyla davacı Gökçeyazı Belediye Başkanlığına yapılan bildirim üzerine, davacının bu bedeli yatırmak istememesi ve ilgilinin önceki görev yeri olan Gebze Belediyesinden talep edilmesi yolundaki istemin davalı SGK’ca kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, davalı Kurumca ödenen ikramiye tutarının SGK’ya yatırılmasında malen sorumlu kurumun, ilgilinin son görev yeri olan Gökçeyazı Belediyesi mi yoksa bir önceki görev yeri Gebze Belediyesi mi olduğu hususu davanın konusunu teşkil etmektedir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve              E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı retle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir, Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.       Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda,5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli,dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olarak kamu görevi yapmakta olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

 Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı görevli olduğundan, Ankara 8.İş Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8.İş Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 2.İdare Mahkemesince verilen 04.10.2012 gün, E:2011/741, K:2012/1828 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT