);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET:  7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasında ve 29/3/2009 tarihinden itibaren Konya İli Yunak İlçesi Saray Belediye Başkanlığı görevini yürüten ve 29.03.2009 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-c maddesi kapsamında(Emekli Sandığı) sigortalılığı kabul edilen davacının, bu sürelerden dolayı 5434 sayılı Kanunun mülga 12. maddesi uyarınca Emekli Sandığıyla ilgilendirilmesi ve çıkacak borcun 6111 sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi istemiyle açtığı davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO      : 2015 / 145

KARAR NO  : 2015 / 161

KARAR TR   : 2.3.2015

ÖZET:  7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasında ve 29/3/2009 tarihinden itibaren Konya İli Yunak İlçesi Saray Belediye Başkanlığı görevini yürüten ve 29.03.2009 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-c maddesi kapsamında(Emekli Sandığı) sigortalılığı kabul edilen davacının, bu sürelerden dolayı 5434 sayılı Kanunun mülga 12. maddesi uyarınca Emekli Sandığıyla ilgilendirilmesi ve çıkacak borcun 6111 sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi istemiyle açtığı davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : F. P.

            Vekili              : Av. Av.E. K.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri         : Av. Ö.A.

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.06.1992 -27.03.1994 ile 30.03.1994-18.04.1999 tarihleri ile ve 29.03.2009 tarihinden bu yana Saray Kasabası Belediye başkanı olarak görev yapmış olması nedeniyle bu sürelere ilişkin T.C.Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmesinin yapılmasını ve kurum iştirakçisi sayıldığı dönemlere ilişkin çıkacak olan borcun 6111 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesini talep etmiş olduğunu; davalı kurum tarafından, B. 13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayı ve 05.01.2012 tarihli işlem ile taleplerinin reddedildiğini; ret gerekçesinde, müvekkilinin 07.06.1992-18.04.1999 tarihleri arasında belediye başkanlığı görevi sırasında 5434 sayılı kanuna tabi olmak konusunda süresi içerisinde müracaat etmediği, bu nedenle de talebinin reddedildiğinin belirtildiğini; 5434 sayılı yasanın 12. maddesine 1377 sayılı yasayla eklenen n bendi uyarınca tanınan 6 aylık başvuru süresinin 2161 sayılı yasa ile kaldırıldığını; görevi sona erdikten sonra başvuranların talebi ile ilgili olarak, Danıştay 11.Dairesinin 2006/8049 Es. ve 2009/4464 K.sayılı ilamında da belirtildiği üzere “Emekli sandığı ile ilişkilendirmenin yapılmamasının Anayasanın 2.maddesi ile 60.maddesine aykırı olacağı, kişinin bu dönemlerde hukuken hiç çalışmamış sayılması sonucunun doğacağı ve bunun da hukuka aykırı olacağı açıktır.” şeklideki kararının bulunduğunu; müvekkilinin, talep ettikleri dönemlerde Belediye Başkanı olarak görev yaptığına ilişkin bir ihtilaf bulunmadığını;  Belediye Başkanlarının Sosyal Güvenlik açısından Emekli Sandığı Kapsamında olduğu konusunda da ihtilaf bulunmadığını;  davalı idarenin, ret gerekçesinde belirttiği, süresinde müracaat etmeme gerekçesinin ise Anayasanın 2. ve 60. maddesi ile Sosyal Güvenlik Prensiplerine aykırı olduğunun Danıştay kararı ile de sabit bulunduğunu; kaldı ki müvekkilinin 29.03.2009 tarihinde yeniden Belediye başkanı seçildiğini ve halen görevini yürüttüğünü; 5510 ve diğer düzenlemelerde de herhangi bir kısıtlayıcı hüküm bulunmaması nedeniyle, müvekkilinin çalışmalarının emekli sandığı ile ilişkilendirilmesinin Anayasa ve Sosyal devlet anlayışı gereğince zorunlu olduğunu ifade ederek; davalı idarenin 13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayı ve 05.01.2012 tarihli işleminin iptali ile Belediye başkanı olarak görev yaptığı dönemlere ilişkin Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmesine ve çıkacak borcun 6111 sayılı yasa kapsamında yapılandırılmasına karar verilmesi istemiyle 27.2.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 12.İDARE MAHKEMESİ:14.9.2012 gün ve E:2012/448, K:2012/1195 sayı ile, “(…) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesinde; “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a)Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b)Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

1-Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2-Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

3-Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4-Tarımsal faaliyette bulunanlar, sigortalı sayılırlar.”; geçici 4. maddesinin 5.fıkrasında, “Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” ; 11. fıkrasında da, “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68. maddesine göre makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenenler hariç olmak üzere, sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olanlardan; 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39. maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39. maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları hâiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68. maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı tutarı, almakta oldukları emeklilik veya yaşlılık aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanuna göre sigortalı iken yaşlılık aylığı bağlananlardan; 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39. maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara bu Kanunun geçici 2. ve geçici 4. maddeleri hükümleri de dikkate alınarak bu fıkrada belirtilen şartlar dahilinde söz konusu tazminatlar aylıklarına ilâve edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan ölenlerin bu Kanunun 32. maddesinde belirtilen şartlara sahip olmaları halinde, 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68. maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, hak sahiplerine bu Kanunun 34. geçici 1. geçici 2. ve geçici 2.maddeleri hükümlerine göre söz konusu tazminatlar bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ölenler için bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölenler için ise ölüm tarihinden itibaren ölüm aylıklarına eklenmek suretiyle ödenir, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan; malûllük aylığı almakta olanlar ile malûllük aylığına hak kazanacaklar 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39. maddesinde belirtilen aylık bağlamaya ilişkin şartlar dikkate alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır. Bu fıkraya göre tazminat tutarları ödendikçe Hâzineden tahsil edilir.”; 101. maddesinde ise, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” hükümlerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasındaki dönemde ve 29/3/2009 tarihinden bu yana Konya İli, Yunak İlçesi, Saray Kasabası Belediye Başkanlığı yapması nedeniyle Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesinin yapılması ve çıkacak borçların 6111 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için 2/5/2011 tarihli dilekçe ile yaptığı başvurunun, dava konusu işlem ile; 7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasındaki dönemde yaptığı Belediye Başkanlığı sırasında başvuruda bulunmadığından Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesinin mümkün olmadığı, 29/3/2009 tarihinden sonra yürütmekte olduğu Belediye Başkanlığı görevi nedeniyle, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılığının başlatıldığı, önceki dönemlerin de 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında fiili hizmetine eklendiği, ancak bu süresinin 5510 sayılı Kanun gereğince intibakında dikkate alınamayacağından bahisle reddedilmesi üzerine, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde, belediye başkanlarının Emekli Sandığı ile ilgilendirilerek, makam ve görev tazminatlarının ödenebilmesi için; 5434 sayılı Kanunun 12., 39. ve Ek 68. maddelerine atıf yapıldığı görülmekle birlikte, uyuşmazlığın idareye başvuru ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 4. maddesi uyarınca çözülmesi gerektiği, 5434 sayılı Kanunun 10.2008 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkan maddelerinin doğrudan davacıya uygulanma olanağı bulunmadığı ve anılan Kanunun 101. maddesinde de, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin kurala bağlandığı göz önüne alındığında; 5510 sayılı Kanun ile bu Kanunla atıf yapılan 5434 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; Danıştay Onbirinci Dairesi’nin 27/6/2012 tarih ve E:2010/1466, K:2012/4976 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin (l/a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle, 27.11.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 4.İş Mahkemesi; 16.7.2013 gün ve E:2012/491, K:2013/244 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin; 10.4.2014 gün ve E:2013/18153, K:2014/8286 sayılı kararıyla; “(…)07.06.1992-27.03.1994, 30.03.1994-18.04.1999 tarihleri arası ve 29.03.2009 tarihinden itibaren halen Belediye Başkanı olarak görev yapan ve 29.03.2009 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1 -c madde kapsamında(Emekli Sandığı) sigortalılığı kabul edilen davacının, 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önceki 07.06.1992-27.03.1994 ve 30.03.1994-18.04.1999 tarihleri arası Emekli Sandığı ile ilişkilendirilerek bu kapsamdaki sigortalılığın tespitini istemiş olması karşısında; davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği gözetilerek “yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dinlenmesi mümkün bulunmayan dava dilekçesinin reddine” karar vermek gerekirken, işin esasına girilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA…”denilmek suretiyle görev noktasından bozulmuştur.

KONYA 4.İŞ MAHKEMESİ: 11.11.2014 gün ve E:2014/321, K:2014/447 sayı ile, dava dosyasının özetine yer verdikten sonra; “Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya münderecatına göre; taraflar arşındaki uyuşmazlık davacının belediye başkanı olarak görev yaptığı 1992-1999 tarihleri arası dönemde geçen sürelerin Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmesini ve bu ilişkilendirme nedeniyle çıkacak borcunun 6111 sayılı yasa kapsamında yapılandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olup, mahkememizce 2012/491 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair 2013/244 K ve 16.7.2013 tarihli ilamın temyizen incelenmesi neticesinde, yüksek Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 10.4.2014 tarih ve 2013/18153 esas 2014/8286 karar sayılı ilamı ile bozularak dosya tekrar mahkememize gelmiş, yukarıda belirtilen esasa kaydı yapılmış, yeniden yapılan yargılama sonucunda,

Yüksek Yargıtay 10 Hukuk Dairesi’nin bozma ilamındaki gerekçede de belirtildiği üzere, 5510 sayılı yasanın 5434 sayılı kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen geçici 4. maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır,

Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.

Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…” düzenlemesine yer verildiğini, bu düzenlemeler ışığında davamıza konu somut olayda davacının 5510 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki 07.06.1992-27.03.1994 ve 30.03.1994-18.04.1999 tarihleri arasındaki süreyi emekli sandığı ile ilişkilendirilmesini ve bu kapsamda sigortalılığını talep ettiğine göre 5510 sayılı yasanın 102/L-4 maddesi uyarınca işbu dava konusu uyuşmazlığa bakma görev ve yetkisinin idari yargı yerlerine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacının davasının 5510 sayılı yasanın 102/L-4 bendi uyarınca dava konusu İdari Yargının görev alanına girdiğinden, dava şartı görev yönünden gerçekleşmediğinden GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,

Ankara 12. İdare Mahkemesi tarafından da Görevsizlik kararı verildiğinden GÖREVSİZLİK KARARININ temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde veya temyiz sonucu Yüksek Yargıtay tarafından Onanarak Kesinleşmesi halinde DAVACININ TALEBİ HALİNDE görev uyuşmazlığının giderilmesi için görev uyuşmazlığı Adli Yargı ve İdari Yargı arasında meydana geldiğinden dosyanın karar kesinleştiğinde UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,…”  demek suretiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasında ve 29/3/2009 tarihinden itibaren Konya İli Yunak İlçesi Saray Belediye Başkanlığı görevini yürüten ve 29.03.2009 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-c maddesi kapsamında(Emekli Sandığı) sigortalılığı kabul edilen davacının, bu sürelerden dolayı 5434 sayılı Kanunun mülga 12. maddesi uyarınca Emekli Sandığıyla ilgilendirilmesi ve çıkacak borcun 6111 sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi istemiyle açılmıştır.

5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun, 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile ilga edilen 12. maddesinde; “Bu kanunla tanınan haklardan aşağıda (I) işaretli fıkrada yazılı yerlerde çalışanlardan, Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmak şartıyla, (II) işaretli fıkrada gösterilenler faydalanırlar” denildikten sonra, maddenin  (II) işaretli fıkrasının (e) bendinde, “İller daimi komisyon üyeleri ile seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanları (Emeklilik hakkı tanınan bir vazifede evvelce bulunmuş olmaları şartıyla)” hükmüne;  aynı  maddeye 1.3.1971 tarih 1377 sayılı kanun ile eklenen  fıkranın  (n) bendinde; “MADDE 1. – 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun «sandıktan faydalanacaklar» hakkındaki 12 nci maddesine aşağıdaki (n) bendi eklenmiştir : n) Emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan illerin daimî komisyon üyeliğine seçilenlerle, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden belediye başkanlığına veya T. B. M. M. üyeliğine seçilenler, seçimlerden itibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ederek emeklilikle ilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde, kesenek karşılıkları da ilgili kurumlardan alınmak suretiyle” 5434 sayılı Kanuna tabi alacakları hükmüne yer verilmiş; anılan (n) bendinde daha sonra yapılan değişiklik ile; “(Ek: 1/3/1971-1377/1 md.; Değişik: 3/7/2005-5393/85 md.) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi görevlerde bulunmadan veya bu kuruluşlara tâbi olarak çalışmakta iken illerin daimi komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya malûllük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar, istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren emekli kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,” Sandıkla ilgilendirme konusunda düzenleme yapılmıştır.

Anılan Yasal düzenlemelere göre;  seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanlarının emeklilik hakkı tanınan bir görevde önceden bulunmuş olmaları koşuluyla isteklerine bakılmaksızın iştirakçi olarak 5434 sayılı kanuna tabi olacakları; emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden Belediye Başkanlığına seçilenlerin, Kanunun yürürlük tarihinden önce seçilmiş ise, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde, sonra seçilmişlerse, seçildikleri tarihten itibaren (6) ay içinde yazı ile müracaat etmeleri halinde 5434 sayılı kanuna tabi olacakları öngörülmüş;  daha sonra, bu süre içinde müracaat etmemiş olanlara 2012 sayılı Kanunla,  Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) aylık bir müracaat süresi daha tanınmış; 2161 sayılı kanun ile de müracaat süresi kaldırılarak görevde iken müracaat edenlerin 5434 S.K.a tabi olmaları imkanının getirildiği; yukarıda alıntısı yapılan 5393 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile de, Sandıkla ilgilendirme konusundaki düzenlemeye son halinin verildiği görülmüştür.

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun,  5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 4. maddesinde, “(…)Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (…)Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (Ek cümle: 11/10/2011-KHK-666/5 md.) Bu fıkra kapsamına girenlerden 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 10 uncu maddesi kapsamında bulunanların emekli kesenekleri ile kurum karşılıklarının hesabında, işgal ettikleri kadrolar için ilgili mevzuatında belirlenen unsurlar esas alınır. (…)Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.(…) düzenlemesine yer verilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının 07.06.1992-27.03.1994 ve 30.03.1994-18.04.1999 döneminde belediye başkanlığı yaptığı, anılan dönemde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim ve kesenek ödemediği, herhangi bir başvuruda bulunmadığı; 29/3/2009 tarihinde bir kez daha belediye başkanı seçildiği;  Konya İli Yunak İlçesi Saray Belediye Başkanlığı’nın 08/01/2010 tarihinde Kurum kayıtlarına geçen 25/12/2009 tarihli ve M.42.8.SAR. 12/669 sayılı yazısıyla, 29/3/2009 tarihinde belediye başkanı seçilen davacının Kuruma ilgilendirilmesi için gerekli belgelerin gönderilmesi üzerine, Konya İli Yunak İlçesi Saray Belediye Başkanlığı’na hitaben yazılan 26/01/2010 tarihli ve B.13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayılı yazı ile, 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi gereğince 29/03/2009 tarihinden itibaren Emekli Sandığı ilgilendirildiğinin bildirildiği; daha sonra davacı tarafın, 02/05/2011 tarihli dilekçe ile, 7/6/1992-27/3/1994 ile 30/3/1994-18/4/1999 tarihleri arasında Belediye Başkanlığı görevinden dolayı 5434 sayılı kanunun mülga 12. maddesi uyarınca Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi ve çıkacak borcun 6111 sayalı kanun kapsamında değerlendirilmesi talebinde bulunması üzerine, Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazılan ve davacı tarafa da bilgi olarak gönderilen 26/05/2011 tarihli ve B. 13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayılı yazıyla, 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki hizmetlerinin bildirilmesinin istendiği;  davacının anılan hizmetlerinin bildirilmesi üzerine, davacı tarafa yazılan 05/01/2012 tarihli ve B.13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayılı yazı ile;  davacının 07/06/1992-18/04/1999 tarihleri arasında Belediye Başkanlığı görevi sırasında 5434 sayılı kanunla ilgilendirilme talebinde bulunmadığından, bu tarihler arasında 5434 sayılı kanunla ilgilendirilmesi ve bu süresinin fiili hizmet süresine eklenmesinin mümkün olmadığı, 29/03/2009 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yeniden Belediye Başkam seçilmesi üzerine de 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi gereğince 29/03/2009 tarihinden itibaren sigortalılığının başlatıldığı ve yazı ekinde yatırılması gereken primlere ait prime esas kazanç tutarlarının bildirildiği, ayrıca 29/05/1984-07/06/1992 tarihleri arasında 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında geçen 8 yıl 7 gün süresinin fiili hizmetine eklendiği ve bu süresinin 5510 sayılı kanun gereğince intibakında dikkate alınmasının mümkün olmadığının bildirildiği; bunun üzerine; davalı idarenin 05.01.2012 tarih ve 13.2.SGK.0.10.03.15/48.540.048 sayılı işleminin iptali ile davacının Belediye başkanı olarak görev yaptığı dönemlere ilişkin Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmesine ve çıkacak borcun 6111 sayılı yasa kapsamında yapılandırılmasına karar verilmesi istemiyle  bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce 1992-1999 tarihleri arasında ve 29.03.2009 tarihinden itibaren halen Belediye Başkanı olarak görev yapan ve 29.03.2009 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-c madde kapsamında(Emekli Sandığı) sigortalılığı kabul edilen davacının; Yasanın yürürlüğünden önce yaptığı görev kapsamında Emekli Sandığı ile ilişkilendirilerek bu kapsamdaki sigortalılığın tespitini istemiş olması, bu uyuşmazlığın ise 5434 sayılı Kanun hükümleri bağlamında çözümleneceği gözetildiğinde, açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 12.İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 12.İdare Mahkemesi’nin 14.9.2012 gün ve E:2012/448, K:2012/1195 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT