ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1115 KARAR NO : 2014 / 1159 KARAR TR : 29.12.2014 | ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : K. A.
Vekili : Av. Y.Ç.
Davalı : Kütahya Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. B. B. (İdari Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sevk ve idaresindeki 43 DR 475 plakalı araç ile dava dışı R. A.’ın idaresindeki 43 HP 878 plakalı aracın karıştığı 25.04.2010 tarihli kazada E. A.’ın yaralandığını, bu kaza nedeniyle Kütahya 2. SCM’nin 2011/45 esas sayılı dosyasından yapılan yargılamada alınan raporlara göre davacının 2/8, R. A.’ın 1/8 ve davalı Belediye Başkanlığının 3/8 oranında kusurlu bulunduğunu, ceza yargılamasının bu kusurlara göre kesinleştiğini, E. A. adına Kütahya 2. AHM.’nin 2011/50 – 2013/346 sayılı dosyasından manevi tazminat davası açıldığını, kararın 27.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafından bu dosyanın davacısına 22.950,00 TL ödendiğini, yargılama sırasında davanın Kütahya Belediye Başkanlığına ihbar edildiğini, Belediye Başkanlığının kazanın meydana gelmesinde 3/8 kusurlu olduğunun anlaşıldığını, kusura isabet eden 8.606,25 TL’ sinden davalının sorumlu olduğunu, bu paranın ödenmesi için davalı idareye 09.04.2014 tarih 9968 evrak numarası ile başvuruda bulunmalarına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek 8.606,25 TL’nin davalı belediyeye başvuru tarihi olan 09.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ:22.07.2014 gün ve E:2014/564, K:2014/907 sayılı kararında; “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörüldüğünden tam yargı davası niteliği taşımayan rücu davasının adli yargının görevine girdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kararları da bu yöndedir…” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargıda dava açmıştır.
KÜTAHYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:28.10.2014 gün ve E:2014/397, K:2014/421 sayılı kararında; “…2918 sayılı yasanın 110. maddesindeki değişiklik ve 6100 Sayılı HMK’nun eldeki davalarda önce yürürlüğe girmiş Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ise 16.02.2012 tarihinde verilmekle birlikte 19.05.2012 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiş olup yargı yolu uyuşmazlığı kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkememizce tüm bu düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı göz önüne alındığında davalı idarenin yol işaretleme eksikliği sebebiyle kazanın oluşumuna katkıda bulunup bulunmadığı yani kurumun idari hizmetini yerine getirirken kusurlu davranıp davranmadığını araştırma görevini idari yargının görev alanında olduğu kanaati ve sonucuna varılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile davanın yargı yolunun caiz olmasına ilişkin dava şartının yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiş ve verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin karar kesinleşmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine dosya mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen manevi zararı ödeyen davacının, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından 25.04.2010 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki 43 DR 475 plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu açılan davada mahkeme tarafından davalı idarenin de 3/8 oranında kusurlu bulunduğundan bahisle, anılan kaza sebebiyle davacının kazada yaralanan E. A.’a ödemek zorunda kaldığı 22.950,00 TL manevi zararın davalı idarenin kusur oranına isabet eden 8.606,25 TL’lik kısmından dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu ileri sürülerek davacı tarafından ödenen bu miktarın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.10.2014 gün ve E:2014/397 K:2014/421 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.10.2014 gün ve E:2014/397 K:2014/421 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
| Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ | Üye Ali |