);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ÖZET : 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 132

            KARAR NO             : 2015 / 149

KARAR TR  : 2.3.2015

ÖZET : 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacılar       : 1- M.C. kendi adına asaleten

                          2- Ş.A.C.’a vesayeten M.C.

                          3- M.C.’a velayeten M. C.

                          4- Y.C. kendi adına asaleten

                          5- M. C.’a velayeten Y. C.

                          6- Y. C.

Vekili              : Av. A. K.

Davalı             : Nevşehir İl Özel İdaresi

Vekilleri         : Av. O. Ç.      (Adli Yargıda)

                         Av. M. Y.     (İdari Yargıda)

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Nevşehir İl Özel İdaresi tarafından 26.04.2010 tarihinde Karasenir Kasabası Bahçelievler Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yol yapım çalışması esnasında, müvekkillerinin çocuğu M.C.’ın yola çıkması üzerine yol yapım çalışmasında kullanılan silindirin altında kalması sonucu vefat ettiğini, söz konusu kazada yol üzerinde herhangi bir işaret, işaretçi, ikaz levhası ile emniyet şeridinin bulunmaması nedeniyle davalı idarenin kusurlu bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı M. C. için 4.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, Y. C. için 4.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, M. C.için 2.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, Y.C.için 5.000,00 TL manevi ve Ş.A. C.için 5.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi, 140.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.04.2014 gün ve E:2013/8, K:2014/80 sayı ile özetle; “davalı idare ile dava dışı Karasenir Belediyesi arasında Belediye ye ait asfalt yama işlemlerinin yapılması için 21/04/2010 tarihinde düzenlenen protokol gereğince 26/04/2010 tarihinde Kozaklı İlçesi Karasenir Kasabası Bahçelievler Mahallesi Cumhuriyet Caddesi üzerinde yol yapım çalışması esnasında davacılar M.ve Y.’in çocuğu,davacı M.’in kardeşi ve davacılar Ş. A. ile Y.’ın torunu olan M.C.’ın yol yapım çalışmalarında kullanılan silindirin arkasına asılması nedeniyle silindirin altında kalarak vefat ettiği,bu olay üzerine Kozaklı Cumhuriyet Başsavcılığınca 2012/6 hazırlık ile soruşturma başlatıldığı,Kozaklı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2011/2 Esas 2012/130 karar sayılı ilamı ile kusurlu olarak tespit edilen davalı idare bünyesinde köy yolları ulaşım hizmetleri müdür vekili, yol yapım çalışmasında bulunan ekip başları ile silindir şoförünün taksirle; ölüme sebebiyet verme suçunu işledikleri gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği,bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları,davalı idare vekilinin öncelikle davanın idari yargı görev alanı içinde olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini savundukları görülmektedir. 6100 Sayılı HMK ‘nun 3. Maddesi ile “Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar” şeklindeki hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2012 tarih ve 2011/35 Esas-2012/23 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Mevcut olayda ölen M.C.’ın davalı idare tarafından yapılan yol yapım çalışmasında kullanılan silindirin çalıştığı esnada arkasına asılması nedeniyle öldüğü anlaşıldığından ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereğince mahkememizin görevli olmadığı, davanın idari yargı alanı içerisinde olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine” şeklinde karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İdare Mahkemesi: 08.01.2015 gün ve E:2014/889 sayı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Nevşehir İl Özel İdaresi tarafından 26.04.2010 tarihinde Karasenir Kasabası Bahçelievler Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yol yapım çalışması esnasında, müvekkillerinin çocuğu M.C.’ın yola çıkması üzerine yol yapım çalışmasında kullanılan silindirin altında kalması sonucu vefat ettiğini, söz konusu kazada yol üzerinde herhangi bir işaret, işaretçi, ikaz levhası ile emniyet şeridinin bulunmaması nedeniyle davalı idarenin kusurlu bulunduğunu belirterek, toplam 10.000,00 TL maddi, 140.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Kayseri 2.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2.İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2014 gün ve E:2013/8, K:2014/80 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT