KAMU HİZMETİ TAZMİNAT DAVASI YOL GENİŞLETME ÇALIŞMASI
Hukuk Bölümü 2000/15 E., 2000/21 K.
- KAMU HİZMETİ
- TAZMİNAT DAVASI
- YOL GENİŞLETME ÇALIŞMASI
- 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 14 ]
- 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 15 ]
- 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK… [ Madde 27 ]
- 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
- 2942 S. KAMULAŞTIRMA KANUNU [ Madde 6 ]
- 2942 S. KAMULAŞTIRMA KANUNU [ Madde 1 ]
- 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 10 ]
“İçtihat Metni”
OLAY : Davacı vekili, kamulaştırma kararı olmaksızın yapılan yol çalışması sırasında sökülen ağaçların ve yıkılan duvarının tazmini sebebini ileri sürerek, Kepez Belediye Başkanlığından 109,800,000.- TL. alacağın tahsili istemiyle, 15.2.1996 gününde icra dairesinde ilamsız icra takibi başlatmıştır.
Antalya 1. İcra Müdürlüğünce; tebliğ edilen ödeme emrine Kepez Belediye Başkanlığı vekilince süresinde itiraz edilmesi üzerine, 14.3.1996 gün ve 1996/799 sayı ile; İİK.nun 66. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı vekili, belediyenin haksız eyleminden doğan zarar karşılığı 109,000,000.- liranın tahsili için geçilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle, 6.5.1996 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.
ANTALYA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ;
a- 2.7.1996 gün ve E: 1996/372, K: 1996/507 sayı ile, davalı idarenin yol genişletme çalışmaları sırasındaki zarar doğuran eylemin, kamu hizmetinin yerine getirilmesiyle ilgili olduğunun anlaşıldığından; davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Bu karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nce; 26.12.1996 gün ve E: 1996/11610, K: 1996/ 12683 sayı ile, dosya kapsamına göre davaya konu olayın niteliğinin anlaşılamadığı; davacı, idarenin eylemi nedeniyle zarar gördüğünü iddia etmekte ancak eylemin plan ve projeye uygun olarak yapılan yol çalışması sırasında mı yoksa plan ve proje dışı yapılan işlemler sırasında mı oluştuğu anlaşılamadığı gibi davaya konu zararın meydana geldiği taşınmazın mülkiyeti konusunda da yeterli bilgi ve belgenin de mevcut olmadığı; yerel mahkemece, öncelikle keşif yapılarak eylemin niteliğinin belirlenmesi ve zararın haksız eylemden kaynaklandığı tespit edilirse kapsamı belirlenirken mülkiyet durumu ile 775 sayılı Yasa kurallarının gözetilmesinin gerektiği gerekçesiyle, eksik inceleme nedeniyle anılan Mahkeme kararı bozulmuştur.
b- 21.10.1997 gün ve E: 1997/114, K: 1997/910 sayı ile, bozma kararına uyularak mahallinde yapılan keşif sonucuna ve Antalya Valiliği Mahalli İdareler Müdürlüğünün cevabi yazısına göre, Koyunlar Köyünde 221 parsel sayılı taşınmazın, 1/3 payının davacı adına kayıtlı olduğu; zeminde halen mevcut yol kenarında olan taş duvar ile ağaçların, davalı belediyenin imar planı uyarınca yaptığı yol genişletme çalışmaları sırasında söküldüğü; davacının imar yolunda kalan evlerinin korunduğu anlaşıldığından, davalı idarece kamu hizmeti kapsamında plan ve projeye uygun olarak yapılan yol genişletme çalışmaları sırasındaki eyleminden doğan zararın tazmini davasının idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nin 14.5.1998 günlü, E: 1998/2642, K: 1998/3383 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, davalı idarenin yol genişletme çalışmaları sırasında müvekkiline ait duvarı yıkmak ve meyve ağaçlarını kesmek suretiyle verdiği zarar karşılığı 131,383,710.- TL. tazminatın, icra takibi tarihinden itibaren yasal faizi ve %40 inkar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 22.7.1998 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 28.10.1999 gün ve E: 1998/549, K: 1999/ 1128 sayı ile, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10. maddesinde, imar sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerlerin, ilgili kamu kuruluşlarınca bu program süresi içinde kamulaştırılacağına işaret edildiği; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 1. maddesinde kamulaştırmanın tanımlandığı; bir taşınmazın imar planında belli bir amaca ayrılmış olması halinde, Yasa’nın 6. maddesine göre, kamu yararı kararı alınması gereğinin ortadan kalktığı ve sadece o taşınmazın kamulaştırılması suretiyle imar planının uygulanmış olacağı; dava dosyasının incelenmesinden, imar planında yol alarak görülen taşınmazın üzerinde bulunan davacıya ait bahçe duvarının yıkıldığı ve meyve ağaçlarının kesildiğinin anlaşıldığı; davalı idarece yapılan el atmanın kamulaştırma kararına dayanmadığı; ortada idarenin haksız fiil niteliğinde bir eylemi ve bunun sonucunda oluştuğu ileri sürülen bir zarar bulunduğu; el atmanın, imar planı ile belirlenen amaca yönelik olarak yapılmış olmasının da haksız fiil ortadan kaldırmayacağı; bu durumda, kamulaştırmasız el atmadan doğan zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜER’in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL’ın katılımlarıyla yapılan 12.6.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet ÖZDEVECİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
USULE İLİŞKİN İNCELEME:
Dava dosyaları üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, hernekadar adli yargı yerinde icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle dava açılmış ise de, gerek bu yargı yerince gerekse idari yargı yerince, idarenin eyleminden doğan zararların tazmini davası hakkında görevsizlik kararları verilmiş olması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu kabul edilmiş ve davacı vekilince 15. maddede öngörülen yönteme uygun olarak başvuruda bulunulduğu anlaşılmış olup, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
ESASA İLİŞKİN İNCELEME: Dava, imar planında imar yoluna ayrılan yerde belediyece yapılan yol genişletme çalışması sırasında davacıya ait bahçe duvarının yıkılması ve meyve ağaçlarının sökülmesi nedeniyle uğranılan zararların tazmini isteminden ibarettir.
Olayda, Yargıtay’ca verilen bozma kararı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, mahallinde yapılan keşif sonucuna ve tapu kayıtları, kadastro çapı ve 1/1000 ölçekli imar planı suretleri ile ilgili idarelerin verdikleri bilgilere göre, yol genişletme çalışmaları sırasında yıkılan bahçe duvarının ve sökülen meyve ağaçlarının imar yolu içinde kaldığının saptandığı; imar planında işaretli imar yolunun, tapuda Antalya Belediyesi adına kayıtlı ve okul bahçesi olarak tahsisli 230 parsel sayılı yerde bulunduğu; belediyece, imar planında öngörülen imar yolunu açmak yerine, yolun geçtiği yerde davacıya ait ruhsatsız 3 ev bulunduğu nedeniyle ve bu yapıların korunması gözetilerek, kullanılmakta olan mevcut yolun genişletilmesiyle yetinildiği, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtemel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Belirtilen genel kabul doğrultusunda olan ve “Devlet Karayolları veya Su İşleri Umum Müdürlükleri, Belediyeler veya Hususi İdareler gibi amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda ve plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle ferdlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davaların idari davalardan olduklarına ve bu bakımdan bu davalarda idari kazanın vazifeli bulunduğuna…” ilişkin 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararının I. bendinde, “Belediye, Karayolları (…) gibi amme teşekkülleri tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan (…) kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira, bir amme teşekkülünün vazifelerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması, idari bir karar olduğu gibi bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari fiildir. (…)” denilmektedir. (Anılan Y.İ.B.K. kararı, 11.5.1959 tarih ve 10202 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.) Bu durumda, tapuda belediye adına kayıtlı bulunan taşınmazdan imar planında yola ayrılan yerde, idarece yapılan yol genişletme çalışması sırasında bahçe duvarının yıkılması ve meyve ağaçlarının sökülmesi nedeniyle uğranılan zararların tazminine yönelik olarak açılan dava, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde belirtilen “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı” davası kapsamında bulunmaktadır.
Belirtilen duruma göre ve olayda uğranılan zararların, mülkiyete vaki tecavüzden veya haksız fiilden kaynaklanmayıp, imar planına dayalı olarak idarece yapılan uygulamadan doğmuş olması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen tam yargı davasının, idare hukuku ilke ve kurallarına göre idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, Antalya 2. İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin 28.10.1999 günlü, E: 1998/549, K: 1999/1128 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 12.6.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.