HÜKÜM UYUŞMAZLIĞININ VARLIĞI IÇIN 2247 SAYILI KANUNUN 24. MADDESINDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLAR GERÇEKLEŞMEDIĞINDEN BAŞVURUNUN REDDİ GEREKTIĞI HK. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU (1602) Madde 20 ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU (1602) Madde 21 UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 24 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (926) Madde 137 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (926) Madde 207
Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair 1993/5 E. , 1993/15 K.
- HÜKÜM UYUŞMAZLIĞININ VARLIĞI IÇIN 2247 SAYILI KANUNUN 24. MADDESINDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLAR GERÇEKLEŞMEDIĞINDEN BAŞVURUNUN REDDİ GEREKTIĞI HK.
- ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU (1602) Madde 20
- ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU (1602) Madde 21
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 24
- TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (926) Madde 137
- TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (926) Madde 207
“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : A.T.
Hüküm uyuşmazlığının giderilmesini isteyen : İçişleri Bakanlığı
Davalı : T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü
O L A Y : Davacı, askerlik hizmetinden 21.7.1960 tarihinde terhis olmuş ve 4.2.1961 tarihinden itibaren de Jandarma Uzman Çavuş olarak İçişleri Bakanlığı emrinde çalışmaya başlamıştır.
Davacı, jandarma teşkilatına girmeden önce Zonguldak Ereğli Kömürleri İşletmesinde sigortalı olarak geçen 930 gün ile yükümlü olarak askerlikte geçen 730 günlük hizmetlerini borçlanmak suretiyle emeklilik süresine saydırdığını, ancak bu hizmetlerinin derece intibakına yansıtılmadığını ileri sürerek Emekli Sandığı Kanununda değişiklik yapan 1214, 1623 sayılı Kanunlar ile 12 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca bu hizmetlerinin intibakında da değerlendirilmesi istemiyle 27.10.1975 günlü dilekçe ile İçişleri Bakanlığı’na karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
Davalı Bakanlık savunmasında 635 ve 926 sayılı Kanunlara tabi ve asker kişi olan davacı hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun uygulamasının hukuken mümkün olmadığını, tahsil durumuna göre 926 sayılı Kanun uyarınca yapılan intibakının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki emsallerine göre 8 kademe ve 20 katsayı önde bulunduğunu, Emekli Sandığınca kabul edilen hizmet borçlanmasının intibakla bir ilgisi bulunmadığını ileri sürmüştür.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ 1. DAİRESİ; 23.6.1976 gün ve E:75/2334, K:76/2017 sayıyla; davacının 635 sayılı Uzman Jandarma Kanunu ( mülga) ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi olduğunu; bu nedenle 657 sayılı Kanun ile ek ve tadillerinin, hakkında uygulanmasının mümkün bulunmadığını; 926 sayılı Kanunun gösterge tablolarının nasıl tespit edileceğini belirten 137 ve bunlara uygulanacak mali hükümleri saptayan 207. maddeleriyle intibakta değerlendirilecek hususları gösteren geçici 14. , 15. ve ek geçici 32. maddeleri karşısında davalı idarece yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, ayrı statüye tabi kişiler hakkında, kendi kanunlarına göre işlem yapılmasının eşitlik ilkesine aykırı olmadığını, emeklilik ve fiili hizmet sürelerinin ayrı ayrı esaslara bağlanmış bulunduğunu ,bu nedenle iddianın mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar vermiştir.
Davacı, 4.4.1983 tarihinde kendi isteği ile uzman çavuşluktan emekli olmuş ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine ve Bu Kanun ile Diğer Kanunların Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine ve Kaldırılmasına Dair 1425 sayılı Kanunun cevaz vermesine rağmen sigortalı geçen 930 günlük hizmetinin emeklilik intibakında değerlendirilmediği iddiasıyla Emekli Sandığının 16.6.1983 gün ve 38955 sayılı işleminin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde yeniden İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı aleyhine ayrı ayrı dava açmış; bilahare davacı, Maliye Bakanlığı aleyhine açmış olduğu davadan feragat etmiştir.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ 1. DAİRESİ; 2.10. 1984 gün ve 89/226 sayıyla; Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce tesis edilen işlemin 1602 sayılı Kanunun 20. ve 21. maddesinde öngörüldüğü biçimde askeri hizmete ilişkin bulunmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
Bunun üzerine davacı 4.12.1984 tarihinde idari yargı yerinde Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na karşı açtığı davada, 5434 sayılı Kanuna 1425 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen ek madde 3’e göre sigortalı olarak geçen 930 günlük hizmetinin intibakında değerlendirilmediğini öne sürerek Emekli Sandığının 16.6.1983 gün ve 38955 sayılı işleminin iptalini istemiştir.
ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ hasım düzeltme kararıyla husumeti Emekli Sandığı’na yönelmiş ve 6.12.1989 gün ve E:85/121, K:89/2343 sayıyla: 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa ek ve geçici maddeler eklenmesine dair 1425 sayılı Kanunun 1. ve ek-3. maddesine ve yine 5434 sayılı Kanuna 1592 sayılı Kanunla eklenen ek madde hükümlerinin hem sivil hemde askeri personeli kapsadığı, jandarma uzman çavuşluğundan emekli olan davacının, Uzman Jandarma Kanuna göre en son yükselebileceği dereceyi geçmemek üzere sigortalı hizmetlerinin intibak işleminde değerlendirilmesi gerektiği inancıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiş; temyiz edilen karar, DANIŞTAY 10. DAİRESİ’ nin 21.11.1991 gün ve E:90/2702,K:91/3329 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiş, karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
İçişleri Bakanlığı, davalı sıfatıyla 29.1.1993 tarihli dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurarak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 23.6.1976 gün ve E:75/2334, K:76/2017 sayılı red kararı ile, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 6.12.1989 gün ve E:85/121, K:89/2343 sayılı iptal kararları nedeniyle meydana gelen hüküm uyuşmazlığının 2247 sayılı Kanunun değişik 24. maddesi uyarınca incelenerek giderilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Türk Milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Mustafa ŞAHİN’in Başkanlığı’nda: Şükrü Kaya EROL, Dr. Ekrem SERİM, Ahmet ÇOLAKOĞLU, Nurşen ÇATAL, İrfan ERDİNÇ ve İlhami Uğur YILMAZ’ın katılmaları ile yaptığı 3.5.1993 günlü toplantıda, Raportör- Hakim Ayten ANIL’ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Danıştay Başsavcısı yerine katılan M. İlhan DİNÇ’in olayda hüküm uyuşmazlığının bulunmadığı; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı yerine katılan Savcı Malik GÖKTEPE’nin; oluşan hüküm uyuşmazlığında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Dairesinin red kararı doğrultusunda işlem yapılması gerektiği yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Olayda öncelikle askeri ve idari yargı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
2247 sayılı Yasa’nın 2592 sayılı Yasayla değişik 24. maddesinde: adli, idari ve askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın, kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilmelidir.
Hüküm uyuşmazlığının varlığının kabulü için 2247 sayılı Kanunun yukarda açıklanan hükmüne göre, kararların aynı konuya ve sebebe ilişkin olması ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin de olanaksız bulunması gereklidir. Anlaşmazlıkta da iki ayrı yargı merciince görevle ilgili olmaksızın verilmiş ve kesinleşmiş taraflarından biri aynı olan kararlar mevcuttur.
Getirtilen dosyaların incelenmesinden askeri ve idari yargı yerince verilen kararların konusu ve sebebinin aynı olmadığı görülmüştür. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde açılan davada davacı memuriyetteki intibakının yapılmasını istemekte; idare mahkemesinde açılan davada ise, konu emeklilik intibakı yönünden ele alınmaktadır.
Davacı, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet yaparken Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı davada bu görevinden önce sigortalı olarak çalıştığı süre ile borçlanmak suretiyle emeklilik süresine saydırdığı askerlik hizmeti süresinin fiili hizmet süresinden sayılarak intibakında nazara alınmasını istemiştir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; davacının tabi olduğu statüye göre 657 sayılı Kanun hükümlerinin kendisine uygulanamayacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı emekli olduktan sonra, sigortalı olarak çalıştığı ve borçlanmak suretiyle emeklilik süresine saydırdığı askerlik hizmetinin emeklilik intibakında değerlendirilmediğini ileri sürerek idare mahkemesinde açtığı davada mahkeme, 5434 sayılı Kanun kapsamında olan iştirakçi hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağını kabul ederek Emekli Sandığı işlemini iptal etmiştir.
Görüldüğü gibi Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılan davanın konusu çalışmaktayken derece intibakının yapılması istemine ilişkin olduğu halde; idare mahkemesindeki istem emeklilik intibakına ilişkin bulunduğundan iki davanın konu ve sebepleri aynı değildir. Davalar farklı konu ve hukuki sebebe dayandığından, verilen kararlar da değişik gerekçelerle farklı olmuştur. Bu itibarla Askeri Yüksek İdare Mahkemesince verilen red kararı İdare Mahkemesinin iptal kararını etkilememekte, diğer bir deyişle hakkın yerine getirilmesini olanaksız kılmamaktadır. İdare Mahkemesi kararı, emekli statüsünde bulunan davacı hakkında her zaman uygulama olanağı bulunan bir karar niteliğindedir.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu edilen ve değişik yargı düzenleri içinde yer alan idari ve askeri yargı mercilerince verilen kararlar arasında da 2247 sayılı Kanunun değişik 24. maddesinde hüküm uyuşmazlığı için öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden İçişleri Bakanlığı’nca yapılan başvurunun usul yönünden reddi gerekmektedir.
SONUÇ :Anlaşmazlık konusu edilen ve değişik yargı düzenleri içinde yer alan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve idari yargı mercilerince verilen kararlar arasında 2247 sayılı Kanunun 2592 sayılı Kanunla değişik 24. maddesinde hüküm uyuşmazlığının varlığı için öngörülen şartlar gerçekleşmediğinden başvurunun aynı Kanunun 1. ve 24. maddeleri uyarınca reddine, 3.5.1993 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.