Hemzemin geçitte meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle oluştuğu önesürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (2918) Madde 14
Hukuk Bölümü 2011/178 E. , 2011/274 K.
- Hemzemin geçitte meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle oluştuğu önesürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
- KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (2918) Madde 14
“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacılar : A.A.
S.A.
H.A.
L.A.
Y.A.
Vekili : Av. A.A.
Davalılar : 1- T.C. Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. Ö.A.
2- Karayolları Bölge Müdürlüğü
Vekili : Av. Z.O.
O L A Y : Mehmet Ata’nın sevk ve idaresindeki47 m 2051 plaka sayılı araç ile Nusaybin istikametinden Kızıltepe istikametine seyir halinde olduğu sırada17.5 km de kontrolsüz Demiryolu Hemzemin geçidine geldiğinde Mardin-Şenyurt seferini yapan tren ile çarpışması sonucu davacıların ortak çocukları ve murisi Abdülhakim Ata vefat etmiştir.
Davacılar vekilince, davacılardan Anne Sakine için 25.000,00 TL Baba Aydın için 25.000,00 TL ve çocuklar Hamit, Lokman ve Yasemin için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere 65.000,00 TL manevi zararın olayın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal ticari reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.
KIZILTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 7.12.2010 gün ve E:2010/289, K:2010/959 sayı ile, açılan davanın idarenin hizmet kusuru ile ilgili dava olduğu, idarelerin hizmet kusurları ile ilgili davaların İdare Mahkemelerince incelenip karara bağlandığı anlaşıldığından davanın görev yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle her ne kadar mahkemelerinde davalılar aleyhine manevi tazminat istemi ile dava açılmış ise de; davanın hizmet kusuru nedeniyle açılmış olduğu, istemin niteliği itibariyle davaya bakma görevinin Mahkemelerine ait olmadığı değerlendirilmekle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Mahkemelerinin yargı yolu yönünden görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
MARDİN İDARE MAHKEMESİ; 31.5.2011 gün ve E:2011/567 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 19.1.2011 günlü, 27820 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 14, 15 ve 18. maddeleri ile yapılan değişiklikten sonra sözkonusu değişikliklerin yürürlüğe girdiği 19.1.2011 tarihinden önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalar hariç hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında adli yargının görevli hale geldiği gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosya örneği Mahkemece, ekinde adli yargı kararının kesinleşme şerhi ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Mehmet Ata’nın, sevk ve idaresindeki47 M2751 plaka sayılı araç ile Nusaybin istikametinden Kızıltepe istikametine seyir halinde iken hemzemin geçite geldiğinde Mardin – Şenyurt seferini yapan tren ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada araç içerisinde bulunan davacıların murisleri Abdulhakim Ata’nın hayatını kaybetmesi nedeniyle davacıların uğradığı ileri sürülen 65.000,00 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsü’nün “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesi, “Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir.” hükmünü taşımakta; “Hukuki Bünye” başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir “Kamu İktisadi Kuruluşu” olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4. maddesinde, sayılan Kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının “tekel” kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.
Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacılar vekilince, çarpışmanın mutlak ölümle sonuçlanacağı muhakkak olan hemzeminlerde daha tedbirli olması gerekmekte iken trenin geçişi sırasında yolcu ve küçük araçların geçebileceği açık alanlar bırakmasının, bu geçişlerin kapatılmamasının, idarenin ciddi olarak ihmal ve kusuru olduğu ileri sürüldüğüne göre, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın; zararın hizmetin kuruluşu ve işleyişindeki aksaklıklardan doğduğu ve bu nedenle idarenin hizmet kusuru esasına göre sorumlu olduğu nedenine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Buna göre ve idare personelinin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu oluşan kişisel kusura değil de, zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında, kamu hizmeti yürüten TCDD İşletmesinin, bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu açıktır.
Buna karşın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Mehmet Ata’nın, sevk ve idaresindeki47 M2751 plaka sayılı araç ile Nusaybin istikametinden Kızıltepe istikametine seyir halinde iken hemzemin geçite geldiğinde Mardin-Şenyurt seferini yapan tren ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada araç içerisinde bulunan Abdulhakim Ata’nın hayatını kaybettiği, Abdulhakim Ata’nın mirasçıları olan davacılar tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü Diyarbakır Bölge Müdürlüğü ve Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’ne karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde hem zemin geçitte meydana gelen tren trafik kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağının açık bir şekilde belirtilmiş olması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 7.12.2010 gün ve E:2010/289, K:2010/959 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.