);

Single Blog Title

This is a single blog caption

Davacı vekili dava dilekçesinde, 11 Aralık 2006 tarihinde Diyarbakır Garnizonu Kurdoğlu Lojmanları Şahinkaya Apartmanı’nın sıcak su kalorifer kazanının patlaması sonucu yıkıldığını, söz konusu olay sebebiyle müvekkilinin oğlu olan M. B. Ü.’ın vefat ettiğini, yine aynı olay sebebiyle müvekkilinin eşi ve çocuğu ile birlikte oturduğu konutun tamamen çöktüğünü ve konutta bulunan ve ½ mülkiyeti müvekkiline ait olan eşyaların tamamının tahrip olduğunu, yapımı, işletilmesi, bakımı ve onarımı davalı idarenin ilgili birimlerince yürütülen lojmanların hatalı inşaatında, yetersiz bakımında, yetersiz güvenlik kontrolünde ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmamasında davalının kusura dayanan sorumluluğunun bulunduğunu

Hukuk Bölümü 2010/99 E., 2010/327 K.

“İçtihat Metni”

Davacı : A. Z. Ü.

Vekili : Av. K. B.

Davalı : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili : Av. B. D.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, 11 Aralık 2006 tarihinde Diyarbakır Garnizonu Kurdoğlu Lojmanları Şahinkaya Apartmanı’nın sıcak su kalorifer kazanının patlaması sonucu yıkıldığını, söz konusu olay sebebiyle müvekkilinin oğlu olan M. B. Ü.’ın vefat ettiğini, yine aynı olay sebebiyle müvekkilinin eşi ve çocuğu ile birlikte oturduğu konutun tamamen çöktüğünü ve konutta bulunan ve ½ mülkiyeti müvekkiline ait olan eşyaların tamamının tahrip olduğunu, yapımı, işletilmesi, bakımı ve onarımı davalı idarenin ilgili birimlerince yürütülen lojmanların hatalı inşaatında, yetersiz bakımında, yetersiz güvenlik kontrolünde ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmamasında davalının kusura dayanan sorumluluğunun bulunduğunu, Şahinkaya Apartmanı’nın uygun vasıfta imal edilmemesinin, kapıcı dairelerinin başka lojman bloklarında bulunmasının, yıkılan Şahinkaya Apartmanı ve grubu ile hiç ilgisi olmayan bir kazanın yanlış projelendirme sonucu Şahinkaya Apartmanı’nın altına yerleştirilmesinin, bu nedenle kazanın fiziki kontrolünün yeterince yapılamamasının ve ayrıca Lojman Bakım ve Onarım Müfrezesinin lağvedilmesinin, bunun sonucu olarak da kalorifer kazanlarının bakım onarım faaliyetlerinin gereği gibi yürütülememesinin davalı idarenin kusurlarını teşkil ettiğini, imal, bakım ve işletilmesinde idarenin kusuru sonucu patlayan sıcak su kalorifer kazanı ve yıkılan lojman sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, müteveffa M. B. Ü.’ın ölümünde ve mülkiyetinin yarısı müvekkiline ait ev eşyalarının tamamen tahrip olması sonucunda müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararların oluşumunda, davalı idarenin ağır kusurunun yanı sıra, istihdam edenin sorumluğu ve bina sahibinin objektif sorumluluğu gibi kusursuz sorumluluk hallerinin de bulunduğu düşünüldüğünden; oluşan maddi ve manevi zararların haksız fiil (kusur) ve objektif sorumluluk sebepleri gereğince davalı idarece karşılanması gerektiğini ileri sürerek müvekkili A. Z. Ü. lehine 25.000 YTL’nin müteveffa M. B. Ü.’ın farazi desteğinden mahrum kalınmasından ve 50.000 YTL’nin ev eşyalarının zayiinden kaynaklanan toplam 75.000 YTL maddi tazminat ve 50.000 YTL manevi tazminat olmak üzere toplam 125.000 YTL tazminata hükmedilmesine, tazminatlara olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 7.7.2009 gün ve E:2008/427 sayı ile, davanın konusu haksız fiilden kaynaklanan maddi-manevi tazminat davası olup, davalıya istihdam edenin sorumluluğu nedeniyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Diyarbakır Garnizonu Lojmanları olarak kullanılan Şahinkaya Apartmanı’nın kalorifer kazanının patlaması nedeniyle yıkılması sonucu ölen Mustafa Buğra Ünsal’ın annesi tarafından maddi ve manevi tazminata hükmolunması istemiyle Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/427 Esas sayısında açılan davada, davalı idarece davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği, Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında sayıldığı, kamu konutlarının, işletilmesi, bakımı ve onarımı ile ilgili faaliyetlerin, adına tahsis yapılan kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğu, bakılan davanın, uğranıldığı ileri sürülen zararların kamu konutlarının bakım, onarımı ve kontrolünün idarece gereği gibi yerine getirilmemesinden, yanlış projelendirmeden ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmamasından doğduğu iddiasıyla açıldığının anlaşıldığı, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan idarenin, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında bir kişinin ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tesbitinin, idare hukuku ilke ve kurallarına göre idari yargı yerlerine ait bulunduğu, buna göre, uyuşmazlığın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargıya ait bulunduğundan, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacılar Aynur Zekiye Uysal vekili tarafından davalı Milli Savunma Bakanlığı aleyhine Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2008/427 Esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2010/99 Esas sayılı dosyanın incelendiği, davacının oğlu Mustafa Buğra Ünsal’ın, Diyarbakır Garnizonu Kurdoğlu Lojmanları Şahinkaya Apartmanı’nın kalorifer kazanının patlaması nedeniyle yıkılması sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın davalı idare tarafından ödenmesine karar verilmesi için Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davada, davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı, Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, uyuşmazlık konusu talebin, kamu konutlarının tahsis edildiği kamu kurumları tarafından işletilmesi, bakımı ve onarımı ile ilgili faaliyetleri içerisine alan kamu hizmetinin ifası sırasında idare tarafından gerekli denetim ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği veya güvenlik tedbirlerinin alınıp alınmadığının belirlenmesine ilişkin bulunduğu, belirtilen duruma göre, kamu kurumuna ait konutların işletilmesi sırasında bir kişinin yaşamını kaybetmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı bir kamu kurumu niteliğindeki davalı idarenin kazanın meydana gelmesinde bir hizmet kusuru bulunup bulunmadığının ve olayda meydana gelen zararın hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi söz konusu olacağından, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesi gereğince açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenle; Danıştay Başsavcılığı’nın 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/427 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 20.12.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, Diyarbakır Garnizonu Kurdoğlu Lojmanları Şahinkaya Apartmanı’nın sıcak su kalorifer kazanının patlaması sonucu yıkılması üzerine oğlu vefat eden, eşyaları tahrip olan davacının(asker eşi) uğradığı maddi ve manevi zararların idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

Kamu konutlarının tahsis biçimi, oturma süresi, kira, bakım, onarım ve yönetimine ilişkin temel ilkeler, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu ile belirlenmiş; bu Kanunun 11. maddesine göre Bakanlar Kurulu’nun 84/8345 sayılı Kararı ile çıkarılan Kamu Konutları Yönetmeliği’nde ise, anılan Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar düzenlenmiştir.

Olayda, uğranılan zararların tazmini istemine ilişkin davanın, zararın kamu konutlarının bakım ve onarımının idarece gereği gibi yerine getirilmemesinden doğduğu iddiasıyla açıldığı, zarara uğradığını iddia eden kişinin asker olmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, kamu hizmetine özgülenmiş olan kamu konutlarının işletilmesi, bakımı ve onarımını yapmakla yükümlü bulunan idarenin, bu görevini yerine getirdiği sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunulmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı görevlidir.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı idare vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı idare vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 7.7.2009 gün ve E:2008/427 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 20.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.