);

Single Blog Title

This is a single blog caption

ASKER KİŞİYE KARŞI GÖREVİ SIRASINDA İŞLENEN HAKARET SUÇU GÖREVLİ MEMURA HAKARET JANDARMA SUBAYINA KARŞI GÖREVİNİ İFA ETTİĞİ SIRADA HAKARET SUÇU MEMURA HAKARET SUÇU SİVİL KİŞİNİN ASKER KİŞİYE KARŞI İŞLEDİĞİ SUÇ 353 S. ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ K… [ Madde 11 ] 1632 S. ASKERİ CEZA KANUNU [ Madde 6 ]

Ceza Bölümü 1998/49 E., 1998/49 K.

 

  • ASKER KİŞİYE KARŞI GÖREVİ SIRASINDA İŞLENEN HAKARET SUÇU
  • GÖREVLİ MEMURA HAKARET
  • JANDARMA SUBAYINA KARŞI GÖREVİNİ İFA ETTİĞİ SIRADA HAKARET SUÇU
  • MEMURA HAKARET SUÇU
  • SİVİL KİŞİNİN ASKER KİŞİYE KARŞI İŞLEDİĞİ SUÇ
  • 353 S. ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ K… [ Madde 11 ]
  • 1632 S. ASKERİ CEZA KANUNU [ Madde 6 ]

 

“İçtihat Metni”

OLAY : Sivil kişi sanık A.B.’nun 18/6/1993 günü, davaya katılan Tutak İlçe Jandarma Bölük Komutanı Üstğm. A.Ç.’e kendisine ait olduğunu iddia ettiği yaylanın, ilçeye gelen göçerlere kiralanması konusunda aralarında çıkan tartışma sırasında “şerefsiz herif” demek suretiyle hakaret ettiği, böylece “memura görevi sırasında hakaret etmek” suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan Türk Ceza Yasası’nın 266/2, 267. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Tutak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28/6/1998 gün ve 30-26 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

TUTAK ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 16/1/1997 gün ve 1993/30 – 1997/4 sayıyla; sanığın yüklenen suçu, asker kişiye karşı ve askeri mahalde işlediği ileri sürüldüğünden, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası’nın 11/B. maddesi uyarınca davanın çözümünün askeri yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşmiştir.

12. MEKANİZE PİYADE TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 14/5/1998 gün ve 618-201 sayıyla; İlçe Jandarma Bölük Komutanı olan katılan A.Ç.’in suç gününde mülki görev yaptığı sırada, sanığın görevli memura hakaret suçunu işlediğinin ileri sürüldüğü, eylemine uyan Türk Ceza Yasası’nın 266 ve 267. maddelerinin, 353 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin (B) bendinde yer almış olmasına karşın aynı maddenin (C) bendinde “umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici ve adli zabıta görevini ifa ettikleri sırada (B) bendinde sayılan eylemlerin Jandarma subay, astsubay, erbaş ve erlere karşı işlenmesi halinde sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmayacaklarının hüküm altına alınmış bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Böylece, askeri ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, dosya 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 25/9/1998 gün ve 1998/1613 Müt. sayılı yazısı ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Mustafa Bumin’in Başkanlığında, Üyeler; Teoman Üneri, Zeki Aslan, Nedim Baran, Fahrettin Demirağ, Dr. Ferhat Ferhanoğlu ve A. Necmi Özler’in katılımlarıyla yapılan 27/11/1998 günlü toplantısında, Raportör-Hakim G. Fatma Büyükeren’in davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Gürcan Gürdal’ın davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası’nın “Askeri Mahkemelerin Görevleri” başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan “Genel Görev” başlıklı 9. maddesinde; “Askeri Mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler” denilmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Yasası’nın 7. maddesinde, Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri;

a) Mülki görevleri; Emniyet ve Asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korumalarını yapmak,

b) Adli görevleri;

İşlenmiş suçlarla ilgili olarak, kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek,

c) Askeri görevleri;

Askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığınca verilen görevleri yapmak,

d) Diğer görevleri;

Yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde sayılmıştır.

Askeri Ceza Yasası’na 25/5/1972 gün, 1590 sayılı Yasa’nın ikinci maddesi ile getirilen Ek-6. maddesinde,

“Birinci askeri yasak bölgeler içinde veya nöbet yerlerinde, karakollarda, kışlalarda, karargahlarda, askeri kurumlarda, yerleşme ve konaklama amacıyla kullanılan bina ve mahaller içinde; askerlere fiilen taarruzda bulunanlar, söven veya hakaret edenler veyahut askerlik görevlerine ilişkin işleri yapmaya veya yapmamaya zorlamak için şiddet veya tehdite başvuranlar Türk Ceza Yasası’nın bu fiillere ilişkin 188, 190, 191, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 266, 267, 268, 269, 271, 272 ve 273. maddeleri uyarınca cezalandırılırlar.

Nöbetçi, devriye, karakol, inzibat, askeri trafik, kolluk veya kurtarma ve yardım görevi yapan askerlere karşı bu görevi yaptıkları sırada yukarıdaki fıkrada yazılı suçları işleyenler aynı Yasa maddeleriyle cezalandırılırlar. Umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici ve adli zabıta görevlerini ifa ettikleri sırada Jandarma subay, astsubay, erbaş ve erlerine karşı işlenen suçlarda yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanamaz” denilmektedir.

Bu maddenin tekrarı olan;

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası’nın;

“Asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmaları” başlığını taşıyan 11/C maddesinde; “Nöbetçi, devriye, karakol, inzibat, askeri trafik, kolluk, kurtarma ve yardım görevi yapan askerlere (Umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici ve adli zabıta görevlerini ifa ettikleri sırada Jandarma subay, astsubay, erbaş ve erleri hariç) karşı bu görevleri yaptıkları sırada işlenen yukarıdaki (B) fıkrasında yazılı suçlara” ilişkin davalara askeri mahkemelerde bakılacağı öngörülmektedir.

Gerek 1632 sayılı Yasa’nın Ek-6. ve gerek 353 sayılı Yasa’nın 11/B madde ve fıkrasında Türk Ceza Kanunu’nun 266 ve 267. maddeleri yer almaktadır. Ancak, yukarıda belirtildiği üzere, olayın mağduru İlçe Jandarma Bölük Komutanı, umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici ve adli zabıta görevi ifa ettiği sırada, sanığın hakaretine maruz kalmıştır. O halde, askeri mahkemeyi görevli kabul etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, açılan kamu davasına adli yargı yerinde bakılması bu nedenle Tutak Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın Adli Yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Tutak Asliye Ceza Mahkemesinin 16/1/1997 gün ve 1993/30 – 1997/4 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 27/11/1998 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.