);

Single Blog Title

This is a single blog caption

2247 SAYILI YASA’NIN 14. MADDESINDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLARI TAŞI-MAYAN BAŞVURUNUN, AYNI YASANIN 27. MADDESI UYARINCA REDDİ GEREKTIĞI SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140

Hukuk Bölümü         2008/102 E.  ,  2009/239 K.

  • 2247 SAYILI YASA’NIN 14. MADDESINDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLARI TAŞI-MAYAN BAŞVURUNUN, AYNI YASANIN 27. MADDESI UYARINCA REDDİ GEREKTIĞI
  • SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140

“İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Kıyı Emniyeti Ve Gemi Kurtarma İşl. Gn. Md.

Vekili             : Av. H.Ö.

Davalı                        : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı (Beyoğlu Sigorta Müdürlüğü)

O L A Y          : Ek aylık sigorta prim bildirgesi ile ek dönem bordrosunun yasal süre içersinde Kuruma verilmemesi nedeniyle davacı adına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesine göre idari para cezası verilmiş, yapılan itiraz komisyon kararı ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3.İDARE MAHKEMESİ; 30.7.2009 gün ve E:2009/1258, K:2009/1373 sayı ile, daha önce “ davanın görev yönünden reddine “ dair verilen kararın Danıştay 10. Dairesi’nce bozulması üzerine, bozma kararına uyarak davanın esasını incelemiş ve dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

İdari yargı yerince “davanın görev yönünden reddine” karar verilmesi üzerine, davacı vekili kararın kesinleşmesini beklemeden aynı istemle 12.12.2006 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BEYOĞLU 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 12.2.2007 gün ve 2006/4269 Müt. No. ile, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinde yapılmış olan değişikliğin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine dayanılarak verilen para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözüm görevinin İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine dava dosyası, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 15. maddesi uyarınca ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU,  Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 02.11.2009 günlü toplantısında; Hâkim-Raportör G. Fatma BÜYÜKEREN’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, Beyoğlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmiş ise de, İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nce, davanın görev yönünden reddine dair verilen ilk hükmün Danıştay kararı ile bozulmasından sonra bozma kararına uyularak davanın esasının incelendiği ve dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşıldığından, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde, idari yargı yerince göreve ilişkin verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 02.11.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.